back to top
Çarşamba, Kasım 12, 2025
Ana SayfaFokusFOKUS | X, Elon Musk ve AfD

FOKUS | X, Elon Musk ve AfD

Sosyal medya platformlarının seçim süreçlerindeki rolü giderek artarken siyasal aktörlerden çok bu platformların rolü tartışılıyor. Bu durum, platformların yasal ve etik sorumluluklarını, demokrasiye etkilerini ve tarafsızlıklarını sorgulayan yeni tartışma alanı yaratıyor.

23 Şubat 2025’te gerçekleşecek Almanya Federal seçimleri ve bu bağlamda X platformunun seçimlere etkisi gündemdeki konulardan biri olarak yerini alıyor. Geçtiğimiz günlerde Elon Musk’ın sahipliğindeki X, seçimle ilgili verileri araştırmacılarla paylaşmaktan kaçındığı için Berlin Bölge Mahkemesi tarafından hukuki bir yaptırımla karşı karşıya kaldı. Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA), büyük dijital platformlara seçim müdahalelerini izleyebilmeleri için veri sağlama zorunluluğu getirirken X’in bu talebe uymaması sosyal medya platformlarının demokrasi için taşıdığı riskleri yeniden gündeme getiriyor.

Bu yazıda, Elon Musk sahipliğindeki X’in platform politikalarını, Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisine olan desteğini ve seçim manipülasyonu tartışmalarını ele alacağım.

X, Elon Musk ve AfD

Elon Musk’ın Twitter’ı 2022 yılında satın alması, isminin X olarak değişmesi ve platformda uygulanan politika değişikliklerinin sosyal medya destekli seçim kampanyalarının boyutunu değiştirdiği görülüyor. Sosyal medya manipülasyonunun önünü açan politika değişiklikleri arasında dezenformasyon, nefret söylemi ve şiddet içeren konuşmaları engellemeye politikalardan geri adım atılması ve bu ihlallere yönelik yaptırımların hafifletilmesi de var. Tüm bu politika değişikliklerini takiben 2024 ABD seçimlerinde, Donald Trump’ın zaferine büyük katkı sunduğu bilinen X, bu defa Avrupa siyasetinde önemli tartışmalara sebep oluyor.

ABD seçimlerinde Trump’ın başkan adaylığının açıklanmasının üzerine Avrupa ülkelerindeki aşırı sağcı gruplar desteklerini açıklamışlardı. Bugün ise Almanya Federal seçimlerinde Trump’ın ve “özel” devlet görevlisi olarak istihdam ettiği Elon Musk’ın platformu X’in seçimlere yönelik müdahalelerini tartışıyoruz. Musk’ın aynı zamanda Department of Government Efficiency (DOGE) kurumundaki hükümet verimliliğini arttırmaya yönelik görevi, sosyal medya platformları ve siyasi süreçler arasındaki etkileşimi daha da tartışmalı hâle getiriyor.

Musk, X’te yaptığı paylaşımlarda “Almanya’yı sadece AfD kurtarabilir” diyerek açık bir destek sundu. 9 Ocak 2025’te ise AfD’nin başbakan adayı Alice Weidel ile X’te canlı bir görüşme gerçekleştirdi ve görüşme esnasında desteğini yineledi. Bu görüşme, AfD’nin seçim kampanyasının bir parçası olarak görülüyor ve X algoritmalarının, AfD lehine dezenformasyon yaymak için kullanıldığı yönünde ciddi şüpheler doğuruyor. Musk’ın buradaki etkisi sosyal medya platformlarının yalnızca teknoloji şirketleri olmaktan çıkıp doğrudan siyasi süreçleri şekillendiren araçlara dönüşmesi konusundaki endişeleri artırıyor.

Dijital Hizmetler Yasası (DSA) ve Yasal Düzenlemeler

Avrupa Birliği, sosyal medya platformlarının dezenformasyon yaymasını engellemek ve seçim süreçlerinde şeffaflığı artırmak amacıyla ilk girişimlerinden olarak 2016 yılında “Çevrimiçi Hukuka Aykırı Nefret Söylemiyle Mücadele Davranış Kuralları”nı yürürlüğe koydu. 2022 yılında ise Dijital Hizmetler Yasası’nı (DSA) yürürlüğe koyarak büyük çevrim içi platformlara (VLOPs) sistemik risk değerlendirmesi yapma, içerik moderasyonu sağlama ve siyasi reklamları daha şeffaf hâle getirme yükümlülüğü getirdi. Buna ek olarak, 2024 yılında yürürlüğe giren Avrupa Siyasi Reklam Yönetmeliği (2024/900), siyasi reklamların finansmanının açık şekilde belirtilmesini ve mikro hedefleme tekniklerinin sıkı denetim altına alınmasını zorunlu kılıyor.

Özellikle Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA), büyük dijital platformlara seçim müdahalelerini izleyebilmeleri için veri sağlama zorunluluğu getirirken X’in bu talebe uymaması sosyal medya platformlarının demokrasi için taşıdığı riskleri yeniden gündeme getiriyor. X’in, AfD’ye sağladığı destek ve olası algoritmik manipülasyon faaliyetleri, DSA kapsamındaki şeffaflık yükümlülükleri çerçevesinde değerlendiriliyor.

Almanya’daki seçim sürecinde, X’in algoritmalarının AfD lehine sistematik olarak kullanılıp kullanılmadığı soruşturmanın merkezinde yer alıyor. Ancak, sosyal medya platformlarının seçim manipülasyondaki rolü, dezenformasyon kampanyaları başarıya ulaştıktan sonra uygulanan yaptırımlar ve dezenformasyonu engelleme konusunda yetersiz kaldığını gösteriyor. Aksine şimdiye kadar ortaya çıkarılan seçim müdahaleleri, başarıya ulaştıkları ölçüde herhangi bir yaptırıma maruz kalmadan demokrasileri zayıflatırken aynı zamanda aşırı sağ hareketlerin küresel ölçekte güçlenmesine ve kenetlenmesine neden oluyor.

Önceki Seçimler ve Dijital Müdahaleler

Sosyal medya platformlarının seçimlere müdahale aracı olarak kullanılması yeni bir olgu değil. Özellikle 2016’dan bu yana seçimlere sosyal medya ve veri şirketlerinin müdahaleleri, Cambridge Analytica örneğinde olduğu gibi, kararsız seçmeni etkilemek için mikro hedefleme yapılması ve botlar aracılığıyla gündem yaratılması gibi yöntemlerle gündemde yer alıyor. 2016 ABD başkanlık seçimlerinde, Rusya merkezli Internet Research Agency (IRA) tarafından yürütülen kampanyalar Trump lehine dezenformasyon yayılmasına yol açmıştı. Benzer şekilde, 2017 Almanya Federal Seçimleri sırasında IRA trollerinin #merkel, #deutschland, #brexit, #eu, #türkei gibi etiketleri kullanarak seçim sürecini etkilemeye çalıştığı biliniyor. Güncel örneklerden biri ise 24 Kasım 2024’te yapılan Romanya başkanlık seçimlerinin TikTok üzerinden yürütülen bir dezenformasyon kampanyası nedeniyle iptal edilmesi oldu. Avrupa Komisyonu, TikTok’un seçimlere müdahale riski konusunda bir soruşturma başlattığını duyurdu. Benzer şekilde, AfD’nin TikTok’u en aktif kullanan siyasi parti olarak genç seçmenlere yönelik içeriklerle platformda büyük kitlelere ulaşması, bu stratejinin Almanya’daki seçim sürecine etkisi ayrı bir tartışma konusu. Ancak TikTok, siyasi reklamları tamamen yasakladığını, YouTube ise seçimle ilgili sahte haberleri kaldıracağını açıklıyor. Bu noktada TikTok, Meta ve YouTube gibi platformlar dezenformasyona karşı önlemler geliştirirken X’in içerik denetim mekanizmalarını ortadan kaldırması ve manipülasyona açık bir ortam yaratması sosyal medya üzerinden seçimlere müdahale ve demokrasi tartışmalarını derinleştiriyor.

Bugün geldiğimiz noktada, Elon Musk’ın sahipliğindeki X platformu, AfD propagandasına açıkça aracılık eden bir mecra hâline gelmiş durumda. Algoritmalar, kutuplaşmayı artırıyor, nefret söylemlerini teşvik ediyor ve seçmen yankı odalarında kendi sesinden ötesini duymuyor ya da algoritmik manipülasyonla çoğunluk gibi yansıtılan ideolojilere karşı suskunlukla sarmalanıyor. Böylece bilgi kirliliği ekosistemi yaygınlaşıyor ve demokrasiye yönelik tehditler derinleşiyor. Bu noktada aşırı sağın yükselişi ve demokrasiye yönelik tehditler karşısında yasal düzenlemelerin caydırıcı olması ve demokratik, şeffaf bir dijital ortamı teşvik edilmesi kritik önem taşıyor.

Şeyma Filiz, İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünde doktora adayıdır.
Şeyma Filiz
Şeyma Filiz

Şeyma Filiz, 2018 yılında Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünden ve 2019 yılında Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) bölümlerinden mezun oldu. 2021 yılında Galatasaray Üniversitesi Stratejik İletişim Yönetimi bölümünde yüksek lisans eğitimini Avrupa Birliği ve dijital lobicilik süreçleri ile ilgili tezi ile tamamladı. 2021-2024 yılları arasında İstanbul Esenyurt Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. Halen İstanbul Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Tanıtım alanında doktora adayı ve Bremen Üniversitesi’nde Dijital Medya ve Toplum programında eğitim görmektedir. Stratejik iletişim ve dijital medya konularında yayımlanmış makaleleri, kitap bölümleri, ulusal/uluslararası konferanslarda sunulmuş bildirileri ve ortak yazarlı bir kitabı bulunmaktadır.

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments