8 Aralık devriminden sonra Şam’ın siyasi çehresi hızlı bir şekilde dönüşürken ülkenin temel dinamiklerini oluşturan azınlık gruplarına dair krizler de görünür olmaya başladı. Devrimin ilk günlerinde gözler Beşar Esad’ın mensubu olduğu Nusayrilik üzerinden Nusayri toplumunun geleceği tartışılırken, daha sonra Fırat’ın doğusu ve Kürtlerin talepleri gündeme gelmeye başladı. Şam yönetimi yeni düzen içerisinde ilk etapta bu iki soruna odaklanırken güneyde Süveyda bölgesinde ve İsrail işgali altındaki Golan tepelerinde Dürzi merkezli hareketlenmeler, İsrail’in Dürziler üzerinden yürüttüğü propaganda ve son günlerde Dürzilerin artan taleplerinin çatışma seslerine evrilmesi Suriye’nin göz ardı ettiği bir diğer problemi gün yüzüne çıkardı.
Golan – Süveyda hattında İsrail’in Dürzi Planı
Aralık ayının ilk günlerinde HTŞ’nin Suriye topraklarında hızla ilerlemesi, İsrail’in de doğudan Cebel-i Şeyh üzerinden Suriye’ye saldırmasına yol açtı. Golan tepelerindeki işgali genişleterek Cebel-i Şeyh (Mount Hermon)’te ilerleyen İsrail “bölgede yaşayan Dürzileri koruma” iddiasıyla Dürzileri yanına çekmeye çalıştı. Tel Aviv’in işgal altındaki Golan’da yaşayan 25 bin civarındaki Yahudi’nin yeni düzenden korkarak bölgeden göç etmesinin önüne geçmek istediği aşikar. Halihazırda İsrail – Lübnan savaşı nedeniyle kuzeydeki Yahudileri yerlerine gönderemeyen İsrail Suriye’de beklenmeyen siyasi değişimin Golan’da çıkması muhtemel başka bir krize yol açmasını istemiyor. Bunun yanısıra Netanyahu’nun Suriye’deki belirsizliği kullanarak işgalci emellerini gerçekleştirmek istediği de açık. Bu nedenle de tıpkı 27 Temmuz 2024’te Golan’da Dürzi köyüne yapılan saldırıyı kullandığı gibi Suriye devriminin yeni yüzünün azınlıklara karşı tavrındaki belirsizliğini kullanarak Dürzi toplumuyla temas kurmayı hedefliyor. Bu doğrultuda İsrail tarafından aralık ayı boyunca Golanlı Dürzilerin “cihatçı yeni yönetim”’e karşı İsrail’e katılmak istediklerine dair videolar servis edilmeye başladı. İsrail tarafı Cebel-i Şeyh’teki işgali kalıcı hale getirmek için Dürzilerle yeni yönetimi karşı karşıya getirmek istese de Hader köyündeki birkaç İsrail çağrısı dışında Dürzi tarafında karşılık bulmadı.
Bununla birlikte İsrail’in Golan tepelerindeki Dürzileri Ahmed e- Şara yönetimine karşı yanına çekmek için yeni stratejik hamlelerde bulunduğu görülmektedir. Tel Aviv’in İsrailli Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif’i Amerika Birleşik Devletleri’ne göndererek BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de dahil olmak üzere üst düzey uluslararası liderlerle bir araya gelmesini sağlaması ve Tarif’in ABD’den Suriyeli Dürziler için koruma talep etmesi Netanyahu’nun Suriye’ye karşı elini güçlendirmeye çalıştığını göstermektedir. Diğer taraftan İsrail’in Golanlı Dürzilere tarım ve inşaat sektöründe iş imkanı sağlayan yeni projelerle yanına çekmeye çalışması halihazırda ekonomisi iyi olmayan Suriye’de Dürzilerin de yol ayrımına girmesine sebep olmaktadır.
İsrail’in Golan planının yanı sıra ocak ve şubat aylarında güneydeki Süveyda bölgesinden yükselmeye başlayan sesler de Suriye yönetiminin Dürzileri daha fazla önemsemesi gerekliliğini açığa çıkardı. %90’ının Dürzilerin oluşturduğu Süveydalılar devrimin ilk gününden itibaren yeni sürecin ve Ahmed el- Şara’nın yanında olduklarını belirtseler de süreç içinde gerek dini lider Hikmet el – Heceri’nin muğlak ifadeleri, gerekse de Dürzilerin talepleri karşısında Şam yönetiminin net ifadeler kullanmaması İsrail’in dikkatini güneye de vermesine yol açtı. Bu bağlamda geçtiğimiz iki gün boyunca Suriye Ulusal Diyalog konferansı devam ederken, Netanyahu güneyde yine Dürziler adına konuşarak “Şam rejiminin Güney Suriye’deki Dürzi toplumuna yönelik herhangi bir tehdidine izin vermeyeceğiz” ifadeleriyle Ahmed el- Şara’ya Suriye’deki işgalini kalıcı hale getireceğinin mesajını verdi. Netanyahu’nun tıpkı Lübnan’ın güneyinde olduğu gibi Suriye’nin güneyinde de tampon bölge oluşturup insansız bir güvenlik alanı oluşturma planı çerçevesinde Dürzilerle iş birliğine gitme planı ise aynı süreçte Süveyda’da ortaya çıkan Dürzi askeri konseyiyle belirginleşmeye başladı. Dürzilerin bölgeyi korumak ve güvenliği sağlamak iddiasıyla yerel silahlı gruplardan oluşturduğu Süveyda Askeri Konseyi Dürzilere yönelik tehditlere yanıt vermek için müzakerelere başladıklarını duyurdu. Bununla birlikte Dürziler’in Süveyda başta olmak üzere Der’a ve Halep’te Netanyahu’nun tehditlerine sert tepki göstererek Suriye’nin bir parçası olduklarına ve ayrılmayacaklarına dair sloganları Tel Aviv’in elinin zayıflamasına yol açıyor. Ancak yine de Süveyda Askeri Konseyi’nin asker toplamaya başlaması ve dini lider Hikmet el -Heceri’nin onayıyla kurulup kurulmadığına dair çelişkili ifadelerin bulunması Dürziler arasında da bir boşluğun olduğuna işaret ediyor. Halihazırda Suriyeli Dürzileri temsilen siyasi bir kimliğin olmaması nedeniyle en yetkin pozisyonda olan Hikmet el Heceri’nin Suriye devletinin bütünlüğünü korumak istediklerine dair açıklamaları önemli olsa da “laiklik” ve “adem-i merkeziyetçi” yapıya dair taleplerin kapsamının tam anlamıyla ifade edilmemiş olması Dürziler noktasında Suriye’nin çıkmazlarından birini oluşturuyor.
Suriye ne yapmalı ?
Ahmed el-Şara’nın yönetimi ele geçirdiği sürecin ilk başından itibaren azınlıklara karşı pragmatik bir tutum benimsediği biliniyor. Bu bağlamda Dürzilerle temas halinde olan Şara, Ulusal Diyalog Konferansında Süveyda’nın ileri gelen Dürzi liderlerinden Leys el- Bulus ile üst düzey Dürzi temsilcilerle görüşerek Netanyahu’ya Dürzilerle birlik halinde oldukları mesajını verse de Dürzi cephesinde Şara’nın verdiği sözlerden ziyade uygulamaları daha kritik bir önem taşıyor. Bu noktada Dürziler adem-i merkeziyetçilik taleplerine karşı Şam’ın vereceği tepkiyi dikkatle takip ediyor. Diğer taraftan Dürzi toplumu her ne kadar doğrudan özerk bir yönetim talep etmese de güvenlik noktasında taşıdıkları kaygı silahları tümüyle bırakmalarının önüne geçiyor. Dürzilerin Beşar Esad döneminde silah ve insan kaçakçılığının koridoru olan Süveyda’da kendilerini korumak adına silahlanma girişimlerine dair sebepleri de mevcut durumda da geçerliliğini koruyor. Bu nedenle de öncelikle güvenlik konusunun garanti altına alınması ve idari yönetimdeki özgürlük taleplerine karşı bir fikir birliğinin sağlanması gerekiyor.
Bununla birlikte Fırat’ın doğusundaki kontrol tam anlamıyla sağlanmadığı müddetçe Dürzilerin de taleplerini artıracakları ve bir sorun olarak Şam’ın karşısına çıkacaklarını belirtmek gerekiyor. Dürzilerin tarih boyunca Suriye’ye bağlılıkları konusunda bir şüphe olmasa da Suriye’de yaşanacak herhangi bir bölünme, topluluğun yeni yönetimle uyumsuz bir ve çatışmalı bir sürece girmesine yol açacağı izaha muhtaç görünmüyor. Dolayısıyla Süveyda’nın sessizliğini bozmasının Netanyahu’nun Suriye planlarının işlemesine ve Suriye’de toplumsal krizlerin büyümesine sebep olacağına dair ihtimallerin göz önünde bulundurulması önem arz ediyor.

