back to top
Çarşamba, Kasım 12, 2025
Ana SayfaYayınlarYorumYORUM | Ukrayna İçin Üç Yol

YORUM | Ukrayna İçin Üç Yol

3 Yıldır Savaş Devam Ediyor

Etkileri, savaşan tarafları aşarak önce bölgesel ardından da hızla küresel bir krize dönüşen Rusya-Ukrayna savaşı, çıktığı ilk günden beri dünya kamuoyunun tüm dikkatini çeken bir konu oldu. Yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, Ukrayna büyük bir yıkım yaşadı. Rusya ise savaşı sürdürebilmek için askeri doktrininden endüstri politikalarına kadar birçok alanda köklü değişiklikler yaptı. 3 yılı aşan bir süredir devam eden bu savaşta kazananın olmadığı açık. Her geçen gün ise kayıplar artmaya devam ediyor.

Ukrayna’nın, Rusya gibi nükleer bir güçle tek başına savaşa girmesi elbette düşünülemezdi. Savaşın başlangıcını hatırlayalım; ABD eski Başkanı Biden, savaşın çıkmasıyla ilgili ‘kendini gerçekleştiren kehanetlerde’ bulunmuştu. Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliği’ne gireceğine dair ABD ve İngiltere tarafından verilen vaatler, Rusya’yı harekete geçirdi. Rusya gibi bir devleti ele aldığımızda, Ukrayna’nın Batı kampına dahil olmasına, hele ki NATO’nun himayesine girmesine müsaade etmesinin mümkün olmadığını düşünmeliyiz. Nitekim 24 Şubat 2022’de başlayan-başlatılan savaş bugün sona ermiş değil.

ABD’de Demokratların seçimi kaybetmesi ve Donald Trump’ın başkan olmasıyla birlikte Rusya-Ukrayna savaşının sona ereceği düşünülmüştü. Trump’ın seçim vaatlerinden biri, bu savaşı 24 saatte bitireceği olmuştu. Öyle olmadı ve Biden yönetimine bel bağlayan Kiev bir anda ortada kaldı. Şimdi Zelensky’nin önünde birden fazla seçenek olmasına rağmen oldukça kritik bir karar vermesi gerekiyor: Rusya’ya karşı kiminle ve hangi stratejiyle hareket edecek?

ABD’nin Sömürge Teklifi

Akla ilk gelen seçenek elbette ABD olabilir. Lakin Biden yönetiminden Trump yönetimine ABD’nin Rusya politikası 180 derece değişti. Biden’ın ‘ulusal kahramanı’ Zelensky, Trump’ın ‘diktatörüne’ dönüştü. Biden’dan yüz milyarlarca dolarlık yardım alan Zelensky, Trump’la masaya oturduğunda bun yardımların karşılığının istendiğini gördü. Savaşın harap ettiği Ukrayna’nın başındaki Zelensky’nin önceliği ticaret yapmak değil, savaşı sonlandırmak. Lakin Trump’ın işleri halletme yöntemi oldukça farklı. Hibe olarak gönderilen yardımların bir anda krediye dönüşmesi de bu yüzden.

Eğer Zelensky Trump’la oturup anlaşırsa, Ukrayna’daki değerli ve nadir element madenleri ABD şirketleri tarafından işlenmeye başlayacak. Trump’ın asıl önemsediği kısım burası. Çünkü o değerli madenler arasında yüksek teknoloji üretimi sağlayabilecek elementler bulunuyor. Örneğin Elon Musk’ın ürettiği elektrikli araçlar için bu elementler önemli bir yere sahip. Dolayısıyla ABD ile anlaşma yapmak demek, yüz milyarlarca dolarlık ciddi bir karşılığa tekabül ediyor.

Öte yandan ABD, Ukrayna’ya herhangi bir güvenlik garantisi de sunmuyor. ABD’ye göre Ukrayna müzakere masasında topraklarından taviz vermeye de hazır olmalı. Bu perspektiften bakıldığında ABD’nin Ukrayna’ya sunduğu şey güncel bir mandacılık örneği. Beyaz Saray’da Trump ve JD Vance tarafından Zelensky’ye yapılan ve büyük ihtimalle planlı olan diplomatik skandalda, Ukrayna liderine elinde hiçbir koz bulunmadığı, ancak ABD himayesinde kartlara sahip olabileceği açıkça ifade edildi.

Avrupa’nın Gerçek Dışı Teklifi

Ukrayna’nın ABD ile anlaşmaktan başka bir seçeneği var mı? Elbette var. Bunlardan biri Avrupa ile birlikte hareket etmek olabilir. Ancak Avrupa’nın yaklaşımı, savaşın devam ettirilmesi yönünde. Peki, Avrupa’nın desteğiyle Ukrayna savaşı sürdürebilir ve kazanabilir mi? Pek mümkün görünmüyor. Avrupa’nın kendi içerisinde birçok sorunu bulunuyor. Siyasi krizler, göçmenler, ekonomik krizler, üretimin düşüşü ve yükselen enerji fiyatları bunlardan sadece birkaçı. Dolayısıyla mevcut şartlar altında Avrupa’nın Ukrayna’yı destekleyebilecek ve savaşın devamlılığını sağlayarak Rusya’yı yenebilecek bir gücü bulunmuyor.

Zelensky, Avrupa’nın desteğiyle savaşı kazanamayacağını biliyor. Bu nedenle Trump ile her şeye rağmen oturup pazarlık yapmak istiyor. Nitekim maden yatakları fikrini Trump’ın önüne ilk getiren Zelensky idi. Zelensky, bunu bir pazarlık aracı olarak kullanmak niyetindeydi lakin bu plan gelinen noktada agresif bir politika ile tehditler eden bir ABD yönetimini daha da kışkırtmaktan öte geçemedi.

Türkiye’nin Arabuluculuğu

Ukrayna’nın seçenekleri arasında Anglosakson gerilimlerin dışında bir alternatif bulunuyor; Türkiye. Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşı boyunca diplomatik girişimleri, arabuluculuğu ve kolaylaştırıcı rolü tüm dünyadan takdir toplamıştı. İki ülkeyle de görüşebilen ve diplomatik tavrını savaşın başından beri değiştirmeyen belki de tek ülke Türkiye oldu. Ukrayna savaşı sonlandırmak için müzakere masasına oturmayı arzuluyorsa, Türkiye bulunmaz bir arabulucu role sahip. Şuna da değinmek gerekir ki Türkiye, ABD ile Rusya arasındaki denge stratejisine dair ciddi tecrübelere sahip bir ülke. Dolayısıyla Ukrayna’yı en iyi anlayacak ülkelerin başında geliyor.

Savaşın ilk aylarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında İstanbul’da bir görüşme yapılmıştı. Bu görüşme sonrasında tarafların anlaştığını ve savaşın son bulabileceği şartların oluştuğunu görmüştük. Rusya Devlet Başkanı Putin daha sonradan bu görüşmede barışın sağlanmış olduğunu ancak İngiltere’nin Ukrayna’ya baskı uygulayarak savaşın sonlanamadığını söylemişti.

Ukrayna’nın Kaderi Zelensky’nin Ellerinde

Biden yönetimindeki ABD, Ukrayna savaşıyla birlikte silah lobilerine kazandırdı. Trump yönetimindeki ABD ise enerji ve teknoloji şirketlerinin kazanacağı bir anlaşma yapmak istiyor. Öbür tarafta Avrupa, Ukrayna’nın tamamen yıkıma uğramasını göze alarak savaşın devam etmesini istiyor. Buradan hareketle Ukrayna eğer ABD veya Avrupa ile masaya oturduğunda, savaş devam etse de bitse de kaybetmeye devam edecek. Çünkü bu aktörler Ukrayna’yı müzakere masasındaki sandalyede değil, menüsünde görüyor.

Türkiye’nin ise hem tarihsel jeopolitik tecrübesi hem de savaşın başından beri baskılara rağmen değiştirmediği diplomatik duruşu Ukrayna’ya güven veren tek ülke haline gelmesini sağladı. Türkiye, İstanbul Anlaşması’nda olduğu gibi, baskısız ve doğrudan müzakereler yoluyla çözüme ulaşabilen tek ülke. Ukrayna’nın önünde zorlu bir karar var. Kazanamayacağı bir savaşa devam etmek istiyorsa Avrupa; ekonomik mandacılığı kabul ederek savaşı durdurmak istiyorsa ABD; Rusya ile doğrudan müzakerelerle süreci ateşkese götürmek istiyorsa Türkiye’yi seçmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Zelensky’nin görüşmesindeki ‘şemsiye’ pozundaki mesaj bu açıdan bakıldığında yerine oturuyor gibi görünmektedir.

Gürkan Demir, Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısıdır.
Bu yazı ilk olarak 04.03.2025 tarihinde Anadolu Ajansı’nda yayımlanmıştır.
Gürkan Demir
Gürkan Demir

Gürkan Demir, İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde yazdığı “Türkiye’nin Terörle Mücadelede Önleyici Müdahale Stratejisi” başlıklı tez ile yüksek lisansını tamamladı. Ardından Kamu Diplomasisi alanında bir yüksek lisans derecesi daha aldı. Çalışma alanları arasında terör, uluslararası güvenlik, balkanlar, kamu diplomasisi ve siyasal iletişim gibi konular bulunmaktadır. Demir’in editörlüğünü üstlendiği 21. Yüzyıl Türk Dış Politikasına Bölgesel Bakışlar ve Yeniden Jeopolitik: Bölgesel İstikrar Arayışları adlı iki kitap çalışması ve kendi kaleme aldığı Türkiye’nin Terörle Mücadele Strateji adlı bir kitap çalışması bulunmaktadır. Milat Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Demir, Türkiye Araştırmaları Vakfı’nda araştırmacı olarak çalışmaktadır.

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments