Pazar, Eylül 21, 2025
Ana SayfaYayınlarAnalizTürkiye’de İsrail Çalışmaları

Türkiye’de İsrail Çalışmaları

Avrupa’da Yahudi Çalışmaları kapsamında “İsveç Krallığı Başbakanlığı Yaşayan Tarih” Yayınevi tarafından 1998’de Stockholm’de yayınlanmış bir kitap “…Bunu Anlatmalısınız” adını taşımaktadır. Kitabın ortaya çıkış sebebi ve amacı kitabın iç kapağında; “Başbakan Göran Persson siyasal parti liderleri arasında, 1997 yılı Haziran ayında yapılan tartışmada soykırımı “yaşayan tarih” konusunda geniş bir bilgilendirme kampanyasına başlanması için girişimde bulunmuştu. Amaç, İkinci Dünya Savaşı’ndan görülen soykırımdan hareketle insanlık, demokrasi ve tüm insanların eşitliği gibi konuları ele almaktı” şeklinde tanımlanmıştır.

Fotoğraf 1: “… Bunu Anlatmalısınız…” Kitap Kapağı

Kitabın adının da İncil’den mülhem olduğu, ncil’deki şu ifadelere atıf yapılarak ifade edilmiştir. “Dinleyin, yaşlılar ve dinleyin bunu, Böyle bir şey oldu mu hiç / siz yaşarken veya babalarınız yaşarken. / Bunu anlatmalısınız kendi çocuklarınıza ve çocuklarınız anlatmalı kendi çocuklarına ve onların çocukları gelecek kuşaklara (Yoel, 1-2-3)”

Bu kitabın kapağında belirtildiği gibi, gerek bu kitap yayınlanmadan önce gerek bu kitap yayınlandıktan sonra İkinci Dünya Savaşı döneminde Yahudilerin yaşadıkları ve maruz kaldıkları soykırım olarak nitelendirilen hadiseler pek çok dergi, kitap, film vs. anlatılagelmiştir.

İkini Dünya Savaşı döneminde yaşananların “daha öne böyle bir şey oldu mu” sözleriyle anlatılması için bir etki alanı oluşturmuş olan İsrail ve bileşenleri, 7 Ekim 2023’ten sonra daha önce örneği olmayan bir soykırımı bu defa kendileri işlemektedir. Uygulanan soykırım artık Uluslararası Mahkemelere de intikal etmiş, soykırım ve soykırımcılar hukuken de tescillenme sürecine girmiştir.

Gerek İsrailli karar alıcılar gerek İsrail kamuoyunu oluşturan unsurlar tarafından yapılan açıklamalarda hedeflerinin Gazze ile sınırlı olmadığı, bölge barışının da tehdit altında olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Türkiye’deki karar alıcılar tarafından yapılan açıklamalarda da İsrail’in bölgeye yönelik oluşturduğu riskler ifade edilmiştir.

İsrail-Filistin konusunda Türkiye’de yapılan çalışmalar, araştırmalar genel olarak çok çeşitlilik ve genişlik arz etmektedir. Ancak 7 Ekim sonrası dönemde İsrail’in uyguladığı soykırımın, İsrail’in siyasal, toplumsal, dini yapısının incelenmesi, anlaşılması ve anlatılması daha önemli hâle gelmiştir. Türkiye’deki İsrail çalışmaları da bu zaruretin önemli bir zeminini oluşturmaktadır.

Meselenin ve sürecin önemi, hassasiyeti Türkiye’deki İsrail çalışmalarının tarihini, mevcut durumunu, hacmini, mahiyetini ve etkisini de incelemeyi gerekli hâle getirmiştir.

7 Ekim’den Sonra Kamuoyunda Tartışmalar ve İsrail Çalışmalarının Önemi

7 Ekim’den hemen sonra İsrail saldırılarının yoğun şekilde başlaması ve günden güne yoğunlaşarak artmaya başladığı dönemde, 12 Ekim itibarıyla Türkiye’nin gündemine “Filistinlilerin zamanında Yahudilere toprak satıp satmadıkları tartışması başlamıştır. Oğuzhan Uğur’un programına katılan Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya sorulan soru konu gündeme getirilmiştir. Prof. Dr. Celal Şengör’ün Filistinlilerin toprak sattığını toprak satılmadı diyenlerin zır cahil olduğunu ifade etmesiyle, konu kamuoyunun gündemine girmiştir. Bu iddiaların, 7 Ekim’den önce de zaman zaman farklı platformlarda gündeme geldiğini ve getirildiğini belirtmek gerekmektedir.

Konu ile ilgili akademik uzmanlığı ve çalışması olan tarihçi ve akademisyenler bu iddialar ve tartışmalara belgelerle cevap vererek tartışmalara dâhil olmuşlar, konuyu kamuoyu nezdinde aydınlatmışlardır. Bu hadise İsrail-Filistin konusundaki akademik çalışmaların ne kadar önemli olduğunun yakın dönemdeki en somut göstergesi olmuştur.

Tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun Şengör’e yanıtı ise “Tarihi jeologdan öğrenmeyeceğiz” şeklinde olmuştur.

Tarihçi Murat Bardakçı da Şengör’ün iddialarına karşı, Şengör’ün söylemlerinin hikâye olduğunu belirterek veriler ile cevap vermiştir.

Konu hakkında akademik çalışmaları da olan Prof. Dr. Zekeriya Kurşun da kamuoyuna açıklama yaparak iddialara cevap vermiştir.

Bu somut örnek, akademik unvanı olan ve aynı zamanda kamuoyunda popülerliği de bulunan, tanınan kişilerin, İsrail ile ilgili bir konuyu gündeme getirdiklerinde kamuoyu nezdinde tartışılabilecek bir etki oluşabildiğini göstermektedir. Bu tartışmalarda ileri sürülen iddiaların ne ölçüde doğru-yanlış olduklarına izah ve itirazlar da geçmiş dönemde yapılan akademik çalışmalara bağlı olarak ve yine akademisyenler, bilim insanları tarafından yapılmaktadır.

Yine kamuoyunda 7 Ekim’den önce de zaman zaman gündeme gelen bir diğer konu da Birinci Dünya Savaşı’nda Arapların ihanet edip etmedikleri konusudur. Bu tartışma da 7 Ekim’den sonra toprak satışı tartışmasının olduğu günlerde eş zamanlı olarak tekrar gündeme gelmiş, getirilmiştir.

Bu tartışmaların ardından 7 Ekim tarihinden sonra sadece bu konuları izah etmek için kaleme alınmış iki müstakil kitap yayınlanmıştır. Bunlardan birincisi Prof. Dr. Celil Bozkurt tarafından kaleme alınan ve Ocak 2025’te Beyan Yayınları tarafından çıkan “Filistin’in Yahudileştirilmesi, Toprak Satışı mı Gasp mı?” kitabıdır. Diğeri de yine Prof. Dr. Celil Bozkurt tarafından kaleme alınan Haziran 2024’te Beyan Yayınlarından çıkan “Birinci Dünya Savaşı’nda Araplar; Arkamızdan Vurdu mu, Vurmadı mı?” kitabıdır. Bu noktada Prof. Dr. Celil Bozkurt’un 7 Ekim’den önce yayınlanmış olan Filistin ile ilgili çok sayıda kitap ve makalesi bulunmaktadır. İsrail çalışmaları kapsamında ise 7 Ekim’den hemen önce Haziran 2023’te Ötüken Yayınlarından çıkan Yahudi istihbarat örgütü NİLİ hakkında yayınladığı

Fotoğraf 2: Celil Bozkurt’a Ait Kitapların Kapakları

             

Türkiye’de Siyonizm ve Yahudiler Üzerine İlk Çalışmalar

Türkiye’de Yahudiler ve Siyonizm ile ilgili çalışmalar erken dönemde henüz İsrail kurulmadan önce yapılmaya, yayınlanmaya başlamıştır. Bu erkende dönemde öne çıkan isimlerden birisi Sami Sabit Karaman’dır. “Yahudi Tarihi ve Siyon Önderlerinin Protokolları” kitabının ilk yayın tarihi 1943’tür. Sami Sabit Karaman (1877-1957), Osmanlı İmparatorluğu döneminde Harp Okulundan mezun olmuştur. Kendisinin Trablusgarp, Balkan, 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşlarına katıldığını, 1935 yılında emekli olana kadar çok sayıda nişan ve madalya sahibi bir Paşa (mirliva) olduğunu belirtmek gerekmektedir.

Fotoğraf 3:Yahudi Tarihi ve Siyon Önderlerinin Protokolları Kitap Kapağı

Erken dönemde bu alanda eser veren isimlerden birisi de Konya Taşkentli Ziya Uygur’dur. Uygur, 1912 yılında Isparta Senirkent’te dünyaya gelmiş, 1937’de Harp Okulundan mezun olmuş ve 1999’da vefat etmiştir. 1946 yılında subaylıktan emekli olduktan sonra uzun yıllar Osmanlı arşivlerinde göreve devam etmiştir. Çok sayıda belgeye vakıf olan Ziya Uygur’un 1952 yılında yayınlanan “İhtilaller, İnkılâplar ve Siyonizm” kitabı bu alanda başucu eserlerden birisi kabul edilmiştir. İngilizce ve Arapça’ya da çevrilen kitap defalarca basılmıştır.

Fotoğraf 4: Ziya Uygur’un Kitapları

Bu alanda önemli isimlerden birisi de Türkiye’nin ilk dinler tarihçisi olan Prof. Dr. Hikmet Tanyu’dur. 1918’de doğan, 1948’de Ankara Üniversitesi Felsefe bölümünden mezun olan Tanyu, 1955’te Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi kürsüsünde akademisyen olarak göreve başlamıştır. 1959’da Türkiye’nin ilk dinler tarihi doktoru olmuştur. 1962-63’te İsrail’e İbranice öğrenmeye gitmiştir. Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler kitabı 1-2, 1976 yılında yayınlanmıştır.

Fotoğraf 5: Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler 1-2 Kitap Kapakları

Bütün bu isimlerin yanında çok önemli bir isim daha bulunmaktadır. Bu isim Siyonizm ve Yahudiler hakkında yapılan araştırmaların Türkiye’deki adeta lider ismidir. Bu isim Cevat Rıfat Atilhan’dır. 1892’de İstanbul’da doğan Cevat Rıfat Atilhan da subaylık yapmıştır. Kuleli Askerî Lisesi’ni bitirmiş, Birinci Dünya Savaşı’nda, Sina ve Filistin cephelerinde bulunmuş, Kurtuluş Savaşı’nda Bartın ve Havalisi kumandanlığı yapmıştır. 1951 yılında İslam Demokrat Partisi’ni de kurmuş olan Atilhan, yayınladığı onlarca kitap ve makalede Siyonizm, Yahudilik ve Masonluk konusunu incelemiştir. Kendisi Türkiye’de Siyonizm karşıtlığının oluşmasında ve Siyonizm tehlikesinin anlatılmasında öncü isimdir. 1951 yılında kurduğu 1952 yılında kapatılan İslam Demokrat Partisi de İslamcı siyasetin ilk örneğidir. Cevat Rıfat Atilhan’ın Siyonizm ve Yahudiler ile ilgili bazı kitapları şunlardır: Ey Türk! Düşmanını Tanı!, İslam’ı Saran Tehlike ve Siyonizm, İğneli Fıçı-Tarih Boyunca Yahudi Mezalimi, Masonluk Nedir? Tarihte ve Günümüzde Masonluk, Türk Oğlu! Düşmanını Tanı!, Yahudiler Dünyayı Nasıl İstila Ediyorlar?, Siyonizm ve Protokolları, Gizli Devlet ve Fesat Programı, Tarihte ve Günümüzde Masonluk, İslam ve Beni İsrail, Türk! İşte Düşmanın, Suzi Liberman’ın Hatıra Defteri, Filistin Cephesinde Yahudi Casusları, Farmasonluk Nedir?, Dünya İhtilalcileri İsrail, Farmasonluk İnsanlığın Kanseri, Farmasonlar İslamiyeti ve Türklüğü Yıkmak İçin Nasıl Çalıştılar.

Fotoğraf 6:Cevat Rıfat Atilhan Tarafından Kaleme Alınmış Kitapların Kapakları

Cevat Rıfat Atilhan ve eserleri de Türkiye’de İsrail çalışmaları kapsamında değerlendirilebilecek şekilde ayrıca akademik çalışmaya konu olmuştur. Marmara Üniversitesi’nde Celil Bozkurt tarafından doktora tezi olarak çalışılan bu konu, daha sonra “Yahudilik ve Masonluğa Karşı Cevat Rıfat Atilhan” adıyla kitaplaştırılmış ve Doğu Kütüphanesi Yayınevi tarafından 2012’de basılmıştır.

Fotoğraf 7 :Prof. Dr. Celil Bozkurt Tarafından Yazılan Cevat Rıfat Atilhan’ı Anlatan Kitabın Kapağı

Necip Fazıl Kısakürek de Büyük Doğu dergilerinde Yahudilik ile ilgili yazılar yayınlamıştır. Bu yazıları daha sonra derlenerek “Yahudilik, Masonluk, Dönmelik” kitabı olarak yayınlanmıştır.

YÖK’ün Tez Veri Tabanında Yer Alan Çalışmalar

Akademik yazında literatürün oluşmasında, meselelerin kavramsallaştırılmasında önemli zeminlerden birisi de yüksek lisans ve doktora tezleridir. YÖK’ün tez veri tabanında kelimeler üzerinden arama yapıldığında;

Haziran 2025 itibarıyla “İsrail” kelimesi geçen 543, “Filistin” kelimesi geçen 462 tez yazıldığı tespit edilebilmektedir. Bu tezlerin büyük bir kısmında her iki kelimenin birlikte kullanıldığı, kesişim olduğu görülmektedir. Uluslararası ilişkiler bağlamında yazılan ilk tezin de 1990 yılına kayıtlıdır. Siyonizm üzerine 21 tez bulunmakta olup ilki 1987 yılına aittir. Bu tez aynı zamanda Filistin üzerine de yazılmış olan veri tabanda kayıtlı ilk tezdir.

Başlığında soykırım ifadesi bulunan 69, holokost ifadesi bulunan 8 tez bulunmaktadır. Ancak İsrail’in soykırımını inceleyen bir tezin henüz yazılmadığı görülmektedir.

“Filistin Sorunu” ifadesini içeren 45 tez yazılmış iken “İsrail sorunu” ifadesini içeren 6 tez bulunmaktadır. İsrail sorunundan bahsedilen başlıklarda da müstakil bir “İsrail sorunundan” bahsedilmemekte “Filistin – İsrail Sorunu” ifadesinde yer alan kelimeleri filtrelediği görülmektedir.

HAMAS ile ilgili 29 tez yazılmıştır. Bunlardan 3 tanesi terörizm, 2 tanesi cihatçı, 1 tanesi direniş hareketi bağlamındadır. Filistin Kurtuluş Örgütü ile ilgili 7 tez mevcuttur. Yahudilikle ilgili yazılan 431 tez ise din, tarih, uluslararası ilişkiler, sosyoloji, antropoloji, mimarlık, müzik gibi muhtelif alanları kapsamaktadır.

Kavramsal Dönüşüm: Filistin Sorunundan İsrail Sorununa

7 Ekim’e kadar olan dönemde sorunun tanımlanmasında “Filistin Sorunu” kavramının yaygın olarak kullanıldığını söylemek mümkündür. 7 Ekim’den sonra bu kullanımın değiştiğini “İsrail Sorunu” ifadesinin ikame edildiği görülmektedir.

Roger Garaudy tarafından 1983 yılında Paris’te “İsrail Sorunu” adlı bir kitap yayınlanmıştır. Ancak kitap Avrupa ve ABD’de yasaklanmış, kitabı basan yayınevi hedef olmuş ve iflas ettirilmiş, daha sonra da başka bir yayınevi Avrupa’da kitabı basmamıştır.

7 Ekim’den sonra üniversiteler mesele ile ilgili olarak çok sayıda panel ve çalıştay düzenlemişlerdir. Üniversitelerin bu faaliyetlerinde “İsrail Sorunu” ifadesini kullanmaya yönelik net bir değişim olduğu gözlemlenebilmektedir. Mersin Üniversitesi İİBF ve İlahiyat Fakültelerinin diğer paydaşlarıyla beraber düzenledikleri Panel, Hacı Bayram Veli Üniversitesinde Panel, Düzce Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, Sakarya Üniversitesi ORMER, Türkiye Araştırmaları Vakfı, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesinde düzenlenen paneller bunlardan bazılarıdır.

Görsel 8: İsrail Sorununu Konu Edinen Panellerin Afişleri

 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 21-22 Haziran tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi’nin 51. oturumundaki konuşmasında “Bu sorun ne Filistin ne Lübnan ne Suriye ne Yemen ne de İran sorunudur. Bu sorun, apaçık İsrail sorunudur” diyerek kavramsal dönüşüme uygun bir söylemle konuyu gündeme getirmiştir.

Dergi Park Veri Tabanında Yer Alan Çalışmalar

Haziran 2025 itibarıyla Dergi Park veri tabanında “İsrail” olarak tarama yapıldığında 348 makale, Filistin olarak tarama yapıldığında 308, İsrail ve Filistin’in birlikte yer aldığı 99 makale sonucu çıkmaktadır. “Filistin Sorunu” olarak 31 sonuç çıkmakta iken “İsrail Sorunu” olarak tarama yapıldığında 19 makale çıkmaktadır. Bu 19 makaleden yalnızca 1 tanesi müstakil olarak “İsrail Sorunu” olup diğerleri “Filistin – İsrail Sorunu” “Arap- İsrail Sorunu” gibi bağlamlıdır.

Müstakil olarak “İsrail Sorunu” kavramsallaştırmasını referans alarak “Orta Doğu Topraklarında ‘İsrail Sorunu’nu’ analiz etmek” başlığıyla Kırıkkale Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Merve Suna Özel Özcan tarafından yazılmış olan makale Akademik Hassasiyetler Dergisi’nde 2025 yılında yayınlanmıştır. Bu itibarla bu kavramın ilk defa makalelerde de 7 Ekim sonrasında kullanıldığı görülmektedir.

Dergi Park veri tabanında 7 Ekim’den sonra yaşanan hadiselerin soykırım bağlamında analiz edildiği bir makale bulunmaktadır. Lapseki Meslek Yüksekokulu Uygulamalı Araştırmalar Dergisi’nin 5. Cilt 10. Sayısında 30 Aralık 2024 tarihle yayınlanmış olan “Uluslararası Hukuk’ta Soykırım Suçu ve Meşru Müdafaa Hakkı: İsrail’in Gazze Saldırısının Adlandırılması Sorunu” başlıklı makale Harran Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümünde görevli Dr. Öğr. Üyesi Yunus Can Polat tarafından yazılmıştır.

7 Ekim’den sonra, bazı dergiler Filistin Özel Sayısı yayınlamışlardır. Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (Şubat 2025), İletişim ve Diplomasi Dergisi (Nisan 2025), Ombudsman Akademik (Mayıs 2024). Filistin Araştırmaları Dergisi (Nisan 2025), Toplum Ekonomi ve Yönetim Dergisi (Aralık 2024) örneklerdir. Filistin Araştırmaları Dergisi, Journal of Islamic Jerusalem Studies, İsrailiyat dergileri de hususen bu alanlarda yayın yapan tematik akademik dergilerdir.

Üniversitelerde Akademik Birimler ve Faaliyetler

Üniversitelerde Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü gibi merkezler bulunmaktadır. Daha spesifik olarak Mardin Artuklu Üniversitesi’nde “Kudüs ve Filistin Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi”, Marmara Üniversitesi’nde “Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi”, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde “Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi”, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde “Uluslararası Kudüs ve Filistin Araştırmaları Birimi” bulunmaktadır.

Üniversitelerde İsrail Araştırmaları Merkezi vb. gibi bir merkez bulunmamaktadır. Sakarya Üniversitesi ORMER bünyesinde İsrail Masası şeklinde departman içi ayrımla çalışmalar yapılmaktadır. Erciyes Üniversitesinde ise lisans düzeyinde eğitim veren İbrani Dili ve Kültürü Bölümü faal olarak yer almaktadır.

Ekim’den sonra üniversitelerin yayınevlerinden akademik yayınlar da yapılmıştır. Selin M. Bölme ve Nurullah Çakmaktaş editörlüğünde hazırlanmış olan “7 Ekim Sonrası Hukuki İdeolojik ve Toplumsal Boyutlarıyla Filistin Meselesi” kitabı Marmara Üniversitesi Yayınevi tarafından basılmıştır. Türkiye Bilimler Akademisi tarafından hazırlanan “Filistin İsrail Savaşı Raporu” ise 2023 Aralık ayında yayınlanmıştır.

7 Ekim’den sonra üniversiteler, düzenledikleri panel ve çalıştaylarla çok sayıda bilim insanını bir araya getirerek konunun kapsamlı şekilde incelenmesi noktasında aktif bir süreç yürütmüşlerdir.

Görsel 9: İsrail Sorununu Konu Edinen Filistin Çalıştayları

             

İsrail Çalışmaları: Son Dönemden Bazı Örnekler

İsrail çalışmaları kapsamında Türkiye’de çok sayıda kitap yayınlanmıştır. Bunların tamamını tespit ve tasnif etmek teknik olarak çok da mümkün değildir. Ancak bu kapsamda öne çıkanlardan bazılarına yer vermek gerekirse;

Bu alanda temel kaynak kitabı mahiyetinde olan yayınlardan birisi Prof. Dr. Fahir Armaoğlu tarafından yazılmış olan “Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları (1948-1988)” kitabıdır.

Meseleyi Uluslararası Hukuk bağlamında ele alan az sayıda kitap bulunmaktadır. Bunlardan birisi Doç. Dr. Ali Kerem Kayhan, Doç. Dr. Ali Osman Karaoğlu editörlüğünde hazırlanmış olan “Uluslararası Hukukta Filistin Meselesi” kitabıdır. Kitabın ilk baskısı 2023 yılında Adalet Yayınlarından çıkmıştır.

Uluslararası Hukuk bağlamında Gazze konusunun incelendiği bir başka kitap da Prof. Dr. Mehmet Dalar tarafından kaleme alınmış olan “Gazze Savaşı, Filistin Direnişi İsrail Yayılmacılığı ve Uluslararası Hukuk” kitabıdır. Kitap 2009 yılında Dora Yayınları tarafından basılmıştır.

Dr. Remzi Çetin tarafından kaleme alınan Nobel Yayınlarından 2022 yılında çıkan “İsrail Siyaseti ve Yahudi Solu” kitabı da İsrail’in kurumsal yapısı, iç siyaseti ve tarihine projeksiyon tutmaktadır.

Mart 2025’te Orion Yayınlarından çıkan “İsrail: Kimlik-Siyaset-Dış Politika-Güvenlik” kitabı da Ceyhun Çiçekçi ve Tuğçe Ersoy tarafından yazılmıştır. Kitap, İsrail’in hikâyesini tarihsel sosyolojik bir yaklaşımla, verilere ve olgulara dayalı olarak ele alan ilk başvuru kitabı olma özelliğini taşımaktadır.

Prof. Dr. Çağrı Erhan tarafından yazılmış olan “Türkiye – İsrail Diplomatik İlişkilerin Kuruluşu” kitabı Kasım 2024’te Nobel tarafından basılmıştır. Kitabın, erişime yeni açılan arşiv belgelerinin ışığında yazılmış olması oldukça önemlidir.

Prof. Dr. Mehmet Akif Koç tarafından kaleme alınan “Filistin İsrail ve İran, Süreç, Aktörler ve Ortadoğu’nun Geleceği” kitabı İyidüşün Yayınlarından çıkmıştır. Kitapta 7 Ekim süreci de göz önünde bulundurularak bazı sorulara cevap aranmaktadır.

Doç. Dr. Orhan Karaoğlu ve Doç. Dr. Nail Elhan editörlüğünde hazırlanan “İsrail Bir Ülkenin Akademik Anatomisi” kitabı İnkılap Yayınlarından çıkmış olup alanda önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

7 Ekim’den sonra Peren Birsaygılı Mut tarafından yazılmış iki kitap Farabi Yayınlarından basılmıştır. Birincisi Mayıs 2024’te yayınlanan “İzzeddin El Kassam; Suriye’den Filistin’e Bir Direniş Öyküsü”, İkincisi de Mayıs 2025’te yayınlanan “İsrail’in Zihin Haritası Siyonist Edebiyat Portreler, Yayınlar, Söylemler” kitapları son dönemde yayınlanmış önemli çalışmalar arasında yer almıştır.

Sonuç

Türkiye’de İsrail çalışmaları kapsamında akademik yazında önemli bir literatür oluştuğu görülmektedir. Bu literatürün İsrail henüz kurulmadan ve yeni kurulduğu yıllarda, erken dönemde oluşmaya başlaması da önemli bir ayrıntıdır. Sonraki yıllar boyunca yazılmış çok sayıda makale, kitap ve tez bu literatürün oluşmasına katkı sunmuştur.

Tez ve makaleler konusunda kategorik bir tasnif çalışması mevcut veri tabanları üzerinden sınırlı da olsa yapılabilmektedir. Ancak kitapların sayıca fazlalığı teknik olarak bu imkânı ortadan kaldırmaktadır.

İsrail üzerine akademik çalışmaların önemi 7 Ekim haftasında tezahür etmiştir. Akademik unvan ve kimliği olan isimlerin açıklamaları kamuoyunda bir tartışmayı beraberinde getirmiştir. Filistinlilerin toprak satışı iddiası üzerinden başlayan bu tartışmalarda bilgi hatası olduğunu açıklayanlar başka bilim insanları olmuş onlar da yapılan araştırmaları referans göstermişlerdir.

7 Ekim’den sonra İsrail çalışmalarının Türkiye’de artış gösterdiği gözlemlenebilmektedir. Akademik metinler, paneller, çalıştaylar ile Üniversiteler sürece dâhil olmuşlardır. Bu çalışmalar önemli bir kavramsal dönüşümü sağlamıştır. “Filistin Sorunu” yerine “İsrail Sorunu” kavramsallaştırılmış, bu kavram literatürde hızla kabul görmüştür.

Üniversitelerde doğrudan İsrail’e odaklı araştırma birimleri ve bölümleri bulunmamakta ancak Filistin ve Kudüs üzerine özel birim ve merkezler bulunmaktadır. Bu merkezler aynı zamanda İsrail çalışmaları da yapmaktadırlar.

Doç. Dr. Ahmet Hüsrev Çelik, Düzce Üniversitesi’nde öğretim üyesidir.
Ahmet Hüsrev Çelik
Ahmet Hüsrev Çelik

Doç. Dr. Ahmet Hüsrev Çelik, lisans öğrenimini Selçuk Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünde, yüksek lisansı Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler anabilim dalında, doktora öğrenimini ise Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Ortadoğu Ekonomi Politiği anabilim dalında tamamladı.

2007-2015 yılları arasında çeşitli kamu ve özel kuruluşlarda uzmanlık görevi yürüten Çelik, 2015 yılından beri Düzce Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesidir.

Üstlendiği idari görevlerin yanı sıra akademik olarak Türk Dış Politikası, Ortadoğu, İslam Dünyası, Kuzey Afrika, Körfez Ülkeleri üzerine çalışmaları bulunmaktadır.

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments