Perşembe, Eylül 18, 2025
Ana SayfaYayınlarAnalizLibya’da Etnik Yapı

Libya’da Etnik Yapı

Libya’nın 7 milyon civarındaki nüfusunun yüzde 97’sinin Müslüman olduğu düşünülmektedir. Bu nüfusun ise büyük çoğunluğunu Berberilerin (Amazighler) ve Arapların oluşturduğu bilinmektedir.[1] Libya’daki Berberilerin, bu bölgede Neolitik döneme kadar uzanan bir geçmişi olduğunu iddia eden çalışmalar bulunmaktadır. Libya’nın en kadim unsuru olan Berberilerin, bir diğer adıyla Amazighlerin, Libya’ya güncel ismini verdikleri de bilinmektedir. Nitekim Libya ismi, bir Berberi kabilesi olan Levata’dan gelmektedir. Libya’da günümüze dek, Fenikeliler, Kartacalılar, Romalılar, Bizanslılar, Memlükler ve Osmanlı İmparatorluğu gibi birçok medeniyet hüküm sürmüştür. Bu durum Libya’nın hem etnik çeşitliliği hem de medeniyet kültürü açısından ne denli zengin olduğunu ortaya koymaktadır.[2] Libya’nın aynı zamanda bir kabile toplumu olduğu, 140 civarında kabilenin bulunduğu ve bu kabilelerin 25 ila 30’unun hâlen aktif olarak sahada etkin olduğu göz önüne alındığında ülkenin etnik yapısına dair fikir sahibi olmak, Libya’daki tarihsel ve aktüel gelişmeleri yorumlamakta önem arz etmektedir.[3]

Araplar

Libya’nın üç ana tarihsel bölgeden oluştuğunu unutmamak gerekir. Bunlar; Tripolitania (Trablusgarp), Fezzan (Fizan) ve Cyrenaica’dır (Sirenayka). Aşağıdaki tabloda bu üç tarihsel bölgenin sınırları ve Libya’daki farklı etnik ve dini grupların dağılımı görülmektedir.

Harita 1:Libya’da Kabile Rekabeti

Kaynak: Politact

Libya’da nüfusun büyük çoğunluğu Arapça konuşmaktadır ve devletin resmi dili Arapçadır. Arapların Libya’ya göçü 7’nci yüzyılda İslamiyet’in yayılmaya başlamasıyla başlar. Buna ek olarak 11’inci yüzyılda Doğu Arabistan’dan Libya’ya doğru göçebe kabilelerin Libya’ya göçleri hızlanmıştır. Bilhassa 1049 yılında Bedevi Arap kabileleri olan Benî Hilal ve Benî Süleym’in mensuplarıyla beraber Kuzey Afrika’ya ve hassaten Libya’ya göç etmeye başlaması ve devamında bu göçlerin yüzyıllara yayılarak devam etmesi Libya’daki Arap nüfusunun artışında en önemli etkenlerden olmuştur.[4]

Benî Süleym kabilesi dört ana gruptan müteşekkildir. Bunlar; Benî Hebib, Awf, Debbab ve Zegb gruplarıdır. Bunlardan Benî Hebib grubu Sirenayka’ya, diğer üçü ise Trablusgarp bölgesine yerleşmiştir. Arapların bu bölgeye göçleriyle beraber Berberilerin (Amazighler) de bir Araplaşma süreci yaşadığı döneme girilmiştir. 20’nci yüzyıl itibarıyla ise Libya nüfusunun büyük çoğunluğu Arapça konuşan Müslüman halklardan müteşekkil hâle gelmiştir. Bunlara ek olarak Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) soyundan geldiğini iddia eden, Haşimilerin torunları olduğu düşünülen ve genelde Fizan bölgesinde mevcut olan Araplar da mevcuttur.[5]

Araplar içerisinde Benî Hilal ve Benî Süleym dışında dört büyük kabile daha mevcuttur. Bunlardan Verfela (Warfalla), Libya’daki en büyük Arap kabilesini temsil etmektedir. Devrik diktatör Kaddafi döneminde, Kaddafi’ye karşı darbe girişimlerinde etkin rol oynayan bu kabile günümüz dengeleri adına da hâlen kilit bir konumda bulunmaktadır.[6] Bir diğer önemli Arap kabilesi ise Kaddafi’ye yakınlığı ile meşhur olan, Kaddafi döneminde siyasi ve askeri önemli görevlere getirilen Magariha (Magarha) kabilesidir.[7] Diğer bir önemli Arap kabilesi ise Ubeydat (Abeidat) kabilesidir. Sirenayka’daki en etkin ve büyük grup olan bu kabile ülkenin doğusundaki en temel unsurlardandır ve Halife Hafter ile yakın ilişkileri mevcuttur.[8] Son en önemli Arap kabilesi olarak telakki edebileceğimiz grup ise Misrata’dır. Şehrin bizzat adını taşıyan bu grup yalnızca bir kabile değildir. Birçok kabile ve Türk kökenli Kuloğulları’nın (ilerleyen kısımlarda ele alınacaktır) da bir araya gelerek oluşturduğu güçlü bir ittifaktır ve ülkenin Batısında askeri ve siyasi cihette çok etkindirler.[9]

Berberiler (Amazighler)

Berberilerin (Amazighler) Libya’nın en eski yerlileri olduğu bilinmektedir. Günümüzde Fas’tan Cezayir’e, Tunus’tan Mısır’a, Mali’den Nijer’e ve Moritanya’dan Libya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşamaktadırlar. Kendilerine özgü olan ve Afro-Asya dil ailesi içerisinden gelen Amazigh dilini konuşurlar. Bu dilin Şilh, Kabiliye, Tuareg gibi birçok lehçesi mevcuttur. Bahse konu geniş coğrafyada 23 ila 50 milyon arasında Berberinin yaşadığı düşünülmektedir. Berberilerin bölgedeki varlığına dair yapılan bazı çalışmalar ise Berberilerin bölgedeki varlığının Neolitik döneme kadar uzandığını iddia etmektedir. Yaşadıkları bölgelerde krallıklar kurmuşlardır ancak bu krallıklar uzun ömürlü olmamıştır.[10]

Birçok kaynakta ise Berberilerin isimlerinin eski Yunan kaynaklarında Barbaroi, Latin kaynaklarda ise Barbari (Barbar) şeklinde telaffuz ettiğini ifade eder. Romalılar, Kuzey Afrika’yı işgali sırasında ciddi bir direnişle karşılaşmış ve bu halka Barbaros demişlerdir. Araplar ise ilerleyen süreçte Bizanslılardan işittikleri bu ismi Berber olarak telaffuz etmeye başlamışlardır. Berberiler konusunda ana akım Yunan, Latin ve Arap kaynakları bir çatışma içerisindedir ve günümüzde bu çatışma hâlen sonlanmamıştır. Özellikle Berberilerin menşei ve anavatanları hakkında hâlen devam edegelen tartışmalar mevcuttur. Berberiler birkaç ana koldan müteşekkildir; Levâte (Berk’da yaşayanlardır. “Libya” isminin bu kolun isminden geldiği düşünülmektedir), Hevvâre (güneyde yaşayanlar), Nefûse (Nefûse Dağı’nda yaşayanlar) ve son olarak Zenâte. Berberilerin diğer önemli grupları ise Tevârikler (Tuaregler), Tebular ve Zuvaralılardır.

Tuaregler (Tevârikler)

Tuareg (Tevârik) halkı, büyük bir Berberi etnik konfederasyonudur. Berberilerin Sanhâce kabilesine istinaden Araplar tarafından kendilerine Arapça “terk” kökünden türetildiği iddia edilen “Tevârik” ismi verilmiştir. Esas olarak, güneybatı Libya’dan güney Cezayir, Nijer, Mali ve Burkina Faso’ya kadar uzanan geniş bir alanda Sahra Çölü’nde yaşamaktadırlar. Geleneksel olarak göçebe hayvancılıkla uğraşan Tuaregler, küçük gruplar hâlinde Nijerya’nın kuzeyinde de bulunurlar. Tuaregler, Afro-Asya dil ailesinin Berberi dalına ait Tuareg dillerini (Tamasheq olarak da bilinir) konuşurlar. Tuaregler, geleneksel olarak giydikleri ve ciltlerini lekeleyen indigo boya rengindeki giysilerinden dolayı “mavi insanlar” olarak adlandırılırlar. Yarı göçebe Müslüman bir halk olan Tuareglerin, Kuzey Afrika’nın Berberi yerlilerinin torunları olduğuna inanılır. Tuaregler, tarihsel olarak İslam’ın yayılmasında ve Kuzey Afrika ile komşu Sahel bölgesindeki mirasında etkili olan etnik gruplardan biridir. Kendi harflerini kullanarak oluşturdukları “Tifinagh” yazısını kullanmaktadırlar. Esasen bu dil ve alfabe, onların Arap kültüründen ayrı bir kimliğe sahip olduklarının en önemli kanıtlarındandır. XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı tebaası olarak kabul edilen Tuaregler (Tevârikler), Kuzey Afrika’daki Sahra Çölü’nün kuzey ve güney geçit bölgelerinde yaşayan göçebe bir topluluktur. Bu toplum, farklı gruplara ayrılmıştır; en önemlileri, Osmanlı Devleti’ne sadakat gösteren Ezgar ve daha çok Fas sultanının etkisi altında kalan Haggar kabileleridir. Ezgarlar, Ghadames ve Ghat gibi Osmanlı vilayetlerine yakın bölgelerde yaşarken Haggarlar daha çok Cezayir’in güneyindeki Ayn Saleh civarından ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Tuaregler, Sahra’daki ticaret ve Hac kervanlarının güvenliğini sağlayarak yüzyıllar boyunca önemli bir rol oynamışlardır. Osmanlı Devleti, bölgedeki etkinliğini artırmak amacıyla özellikle Ezgar kabilesiyle yakın ilişkiler kurmuştur. Bu kapsamda, önemli bir vaha ve ticaret merkezi olan Canet, önce nahiye ardından kaza hâline getirilmiş ve Ezgar reisi Şeyh Nahnuhen kaymakam olarak atanmıştır. Şeyh Nahnuhen ve ondan sonra gelen yöneticiler, sembolik bir maaş karşılığında devlete bağlılıklarını göstermiş, hatta asırlık geçim kaynakları olan kervanlardan alınan ayakbastı parasından vazgeçmişlerdir. Ancak bu bağlılık, Tuareglerin Sahra’nın zorlu koşulları nedeniyle hiçbir devletin tam egemenliğini kabul etmemesiyle sınırlı kalmıştır. Osmanlı-İtalyan Savaşı ve ardından Fransız işgalinin başlamasıyla Tuareglerin durumu değişmiştir. Fransa’nın bölgeyi işgal etmesine direnen Tuaregler, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’dan destek alarak isyan başlatmışlarsa da topraklarının sömürgeleştirilmesine engel olamamışlardır. 19’uncu yüzyıldan itibaren Osmanlı idaresinde olan Ghadames, Ghat ve Canet gibi yerleşim yerleri, Fransız işgaliyle kaybedilmiştir. Günümüzde Cezayir, Nijer, Mali ve Libya gibi farklı ülkelerin sınırları içinde kalan Tuaregler, merkezi hükümetlere karşı zaman zaman bağımsızlık ve çeşitli haklar için direniş hareketleri başlatmışlardır.

Tebular (Tebou, Toubou)

Tebu, Tebou veya Toubou, Libya’nın güneyindeki dağlarda yaşayan göçebe Amazigh halkıdır ve Sahra Çölü’nün vahalarında yaşayan göçebe çobanlar ve çiftçilerden oluşur. “Tebu” adı kelime anlamıyla “kaya halkı” anlamına gelir. Tebular Libya’nın yanı sıra Çad, Nijer ve Sudan’da da bulunurlar. Tebular iki alt gruba ayrılır: Teda ve Dazagra. Her iki grup da Nilo-Sahara dil ailesine ait bir dili konuşur. Tebu halkının kökenleri hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak eski Yunan’a, Herodot’a göre, Tebu halkı Garamantes tarafından zulüm görmüştür. Fakat bu bilgi birçok tarihçi tarafından tartışmalı bulunmaktadır. Bunun dışında, Tebu halkı hakkında 8. ve 9. yüzyıllara ait İslam literatüründe bir dizi referans bulunmaktadır. Tebu halkından bahseden önemli kişiler arasında İbn Kuteybe ve İranlı bilgin Hârizmî bulunmaktadır.[11]

Harita 2:Libya’da Başlıca Kabilelerin Bulunduğu Yerler

Kaynak: The Key Group International

Libya’da genelde Fizan bölgesi güneydoğu kısmında yaşamaktadırlar. Özellikle Kufra, Murzuk ve Gat şehirlerinde Tebuları yoğunlukta görmek mümkündür. Kendi kültürel kimlikleri ve kendilerine özgü dilleriyle bilinen Tebuların toplumsal yapısı kabile ve boy sistemine dayanmaktadır. Bu sistemin içerisinde ise aile bağları büyük öneme haizdir. Yaşadıkları bölgedeki ticari güzergahları, sınır geçişlerini kontrol ediyor olmaları sebebiyle siyaseten ve iktisadi olarak güçlüdürler. 19’uncu yüzyılda Senusiler tarafından yapılan tebliğlerle İslamiyet’e geçmişlerdir. Çeşitli kaynaklarda sayıları 12.000 ila 15.000 arasında gösterilse de Tebuların temsilcileri nüfuslarının yüzbinler ile ifade edilmesi gerektiğini iddia etmektedirler. 2011’de Kaddafi’nin devrilmesi sonrasında Tebular ile çeşitli etnik gruplar arasında toprak kontrolü ve kaynakların kullanımı hususunda çatışmalar, gerilimler yaşanmıştır. Tebular ve Tuaregler arasında bu bağlamda tansiyon oldukça yükselmiştir.

Sahra ve Sahil Kökenli Topluluklar

Libya’nın güneyinde yer alan Sahra bölgesi genel anlamda göçebe ve yarı göçebe grupların vatanı olagelmiştir. Bu bağlamda Sahra’daki bu gruplar arasındaki temel mücadele alanı da ticaret yollarının kontrolü üzerinden şekillenmiştir. Sahra, Berberilerin, özellikle Tuareg ve Tebuların da yaşadığı bir bölgedir. Tuaregler Fizan bölgesinde, Tebular ise Libya’nın güneydoğusundaki Çad ve Sudan sınırları civarında yaşamaktadır. Tebular, özellikle Sahra’daki sınır kontrolü ve kaçakçılık güzergahları üzerinde etkindir. Sahra’da Tuareg ve Tebular dışında başka Arap kabileleri de mevcuttur. Bu kabileler ise vaha kentleri ve civarında yaşamakta ve bölgedeki güç dengelerinde önemli rol oynamaktadırlar. Haricen Afro-Asyatik Bişarin kabilesi de Sahra’daki gruplardandır.[12]

Libya aynı zamanda Nijer, Çad ve Sudan ile komşuluğu dolayısıyla Sahel ile alakalı meselelerin de merkezinde yer alagelmiş bir ülkedir. Ağırlıkla Mali, Nijer ve Cezayir’den Libya’ya göç eden Tuaregler, Ghat, Ubari ve Sebha’da yoğunlukta olmalarından mütevellit Sahra’da da etkindirler. Yine Çad, Nijer ve Sudan’dan Libya’ya gelen Tebular da Fizan bölgesinde Tuaregler’e komşu olarak yaşarlar. Özellikle Sahel’deki istikrarsızlık ortamı, insan kaçakçılığı ve güvenlik merkezli olaylar nedeniyle bu ülkelerden insanlar Tuaregler ve Tebuların yoğunlukta olduğu bölgelerde bulunmaktadırlar.[13]

Türk Kökenli Nüfus (Kuloğulları)

Neredeyse 360 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu tarafından idare edilen Libya’da elbette Türklerin varlığı başlı başına bir araştırma konusudur. Günümüzde Libya’da kendilerini Türk (Kuloğlu) olarak tanıtan 10’dan fazla büyük aşiret vardır ve nüfuslarının bir milyonu aştığı düşünülmektedir. Türklerin Libya’daki varlığı sadece Osmanlı dönemi ile sınırlı değildir. Osmanlı idaresinden yüzyıllar öncesine değin uzayan bir tarihsel varlık söz konusudur. Kuzey Afrika’ya sefere çıkan İslam Orduları içerisinde “Uzların” yer aldığı bilinmektedir. İsimleri “Kapıkulu askerlerinin oğulları” anlamına gelen Kuloğulları, Trablus, Cezayir ve Tunus’a yerleşen Türklerin bulundukları ülkelerde Araplar, Berberiler ve Endülüslü kadınlarla yaptıkları evliliklerinden doğan çocukları tanımlayan bir isimdir. Her ne kadar Türk soylu olsalar da yerli gelenekleri günlük hayatlarında uygulayan Kuloğulları devletlerine daima sadık kalmış, bu nedenle ise “Ahâlî-i Sâdıka” olarak isimlendirilmişlerdir.[14]

Günümüzde sadece Misrata’da yaşayan nüfusun takriben yüzde 60’lık kısmının Türklerden oluştuğu düşünülmektedir. Libya’nın İtalyanlar tarafından 1911’de işgaline başlandığı sırada Kuloğulları, Senusiler ile beraber direniş hareketini başlatmış, Enver ve Mustafa Kemal Paşalara destek olmuşlardır. Kuloğlu ismi “kölenin, kulun oğlu” kökeninden çıkmıştır ve Osmanlı askerinin oğlu, “sultanın kulları” mantığından hareketle ortaya çıkmıştır. Sonuç itibarıyla Kuloğlu, Kuzey Afrika genelinde Türklerin yerel halktan kişilerle yaptığı evliliklerden doğanlara verilen isimdir.[15] Tarihsel olarak Münşiye, Aziziye, Sahil ve Rukey’at ile Misrata civarında bulunmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu tarafından inşa edilen Kuloğlu teşkilatı bölgenin sosyolojik gerçeklikleri doğrultusunda hassasiyetle inşa edilmiştir. Libya krallığının ilk başbakanı olan ve Türkiye’den Libya’ya giden Sadullah Koloğlu da Trablusgarp’taki Kuloğullarındandır. 16 ve 17’nci yüzyılda Cezayir, Tunus ve Trablusgarp’ta 15000 civarı Kuloğlu olduğu tahmin edilmektedir. 19’uncu yüzyıl itibarıyla, özellikle 1850’lerden sonra bu rakam 50.000’i aşmıştır. 19’uncu yüzyıl sonlarına doğru ise Trablusgarp’ta 30.000 Kuloğlu’nun görev yapmakta olduğu kaynaklarda yer almaktadır.[16]

Göçmen ve Mülteci Toplulukları

Libya’daki en kalabalık göçmen nüfusunu Afrika kökenli gruplar oluşturmaktadır. Bu grupların temel hedefi çatışmalardan uzaklaşmak ve Libya’yı geçerek Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmaktır. Bu Afrikalı grupların temel bileşeni ise Nijeryalılar, Sudanlılar, Ganalılar, Gambiyalılar, Eritreliler, Somalililer ve Batı Afrika’dan gelenlerdir. Nijerya’da Boko Haram terör örgütü, Sudan’daki iç savaş, Eritre ve Somalililer ise zorunlu askerlik ve çatışmalar sebebiyle Libya’ya geçmektedirler.[17]

Afrikalılar haricinde Libya’ya Arap ülkelerinden gelen gruplar da Libya’da mevcuttur. BM’nin 2024 yılında yayımladığı rapor Libya’daki Afrikalı ve Arap göçmenlerin durumunu güncel rakamlar çerçevesinde ele almaktadır. Bu rapora göre Libya’da 800.000’den fazla insan Afrika ve Arap ülkelerinden gelen göçmen mevcuttur. Bahse konu Afrikalı ülkelerden gelenlerden haricen, Mısır’dan 163,510, Suriye’den 27,000, Filistin’den 6,706 kişinin Libya’da bulunduğu rapor edilmiştir.[18] Libya’daki iç savaş öncesinde petrol sektöründen inşaat sektörüne birçok alanda çalışmak için Libya’da bulunan Mısırlılar, en kalabalık Arap göçmen grubunu temsil etmektedir. Suriye iç savaşıyla beraber Libya’ya kaçan ya da Libya’daki grupların içerisinde paralı asker olarak savaşmak için Libya’ya ulaşan Suriyeliler ise ikinci büyük Arap göçmen grubudur. Buna ek olarak Filistin, Irak ve diğer Arap ülkelerinden gelen az sayıda mülteci de Libya’da barınmaktadır. Bu gruplar genellikle Kaddafi döneminde veya sonrasında sığınma arayışıyla ülkeye gelmişlerdir.

Sonuç

Libya, yaklaşık 7 milyonluk nüfusunun büyük çoğunluğu (%97) Müslüman olan, etnik ve kültürel açıdan zengin bir yapıya sahiptir. Ülke nüfusunun büyük bir kısmını Berberi (Amazigh) ve Arap halkları oluşturmaktadır. Libya ismi, ülkenin en eski sakinleri olan Berberi kabilelerinden Levata’dan gelmektedir. Tarih boyunca Fenikeliler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar gibi birçok medeniyetin etkisi altında kalan Libya, bu etkileşimler sayesinde hem etnik çeşitliliğini hem de medeniyet kültürünü zenginleştirmiştir. Ayrıca, yaklaşık 140 kabilenin bulunduğu ve bunların 25-30 kadarının aktif olduğu bir kabile toplumu olması, Libya’daki güncel gelişmeleri anlamak için kritik bir unsurdur.

Libya’da çoğunlukla Arapça konuşulur ve Arapça resmi dildir. Arapların bölgeye göçü 7. yüzyılda İslam’ın yayılmasıyla başlamış, 11. yüzyılda Beni Hilal ve Beni Süleym gibi Bedevi Arap kabilelerinin göçleriyle hız kazanmıştır. Bu göçler, zamanla Berberi halklarının Araplaşmasını da beraberinde getirmiştir. Günümüzde Libya’daki en büyük Arap kabilesi, Kaddafi dönemindeki darbe girişimlerindeki rolleriyle bilinen Verfela (Warfalla) kabilesidir. Diğer önemli Arap kabileleri arasında Kaddafi’ye yakınlığıyla tanınan Magariha (Magarha), ülkenin doğusunda etkili olan ve Halife Hafter ile ilişkili Ubeydat (Abeidat) ve Misrata şehriyle bütünleşmiş, Türk kökenli Kuloğulları’nı da içeren güçlü bir ittifak olan Misrata grupları yer almaktadır.

Libya’nın en eski yerlileri olan Berberiler (Amazighler), Fas’tan Mısır’a kadar geniş bir coğrafyaya yayılmışlardır. Kendi dilleri olan ve Neolitik döneme kadar uzanan köklü bir geçmişe sahip oldukları düşünülen Amazigh dilini konuşurlar. Berberiler arasında Tuaregler ve Tebular gibi önemli gruplar bulunmaktadır. Tuaregler, geleneksel olarak göçebe hayvancılıkla uğraşan, “mavi insanlar” olarak da bilinen ve kendi yazıları olan Tifinagh’ı kullanan bir Berberi grubudur. Tebular ise Libya’nın güneyinde, özellikle Fizan bölgesinde yaşayan göçebe çoban ve çiftçilerdir. Ticaret yollarını ve sınır geçişlerini kontrol etmeleri nedeniyle ekonomik ve politik olarak güçlüdürler.

Sonuç olarak, Libya’nın etnik yapısı, Berberiler ve Araplar gibi ana gruplar ile Kuloğulları, Tuaregler ve Tebular gibi özgün kimliklere sahip toplulukların karmaşık etkileşimleriyle şekillenmiştir. Bu çeşitlilik, ülkenin tarihsel süreçlerini ve güncel dinamiklerini anlamak için anahtar bir öneme sahiptir.

Dr. Ufuk Necat Taşçı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde öğretim üyesidir.

[1] Önder, Neslihan Kibar. “Kaddafi dönemi Libya iç ve dış siyaseti: Libya Arap baharında Türkiye Politikası.” Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi 5, no. 1 (2021): 136-148.

[2] Taşçı, Ufuk Necat. “Libya’da 2011 sonrası ortaya çıkan vekalet savaşlarının niyabet savaşları sürecine dönüşümünün analizi: Halife Hafter vakası.” [Doktora Tezi] (2023):45-60. İstanbul Medeniyet Üniversitesi.

[3] Hatitah, Abdulsattar. Libyan Tribal Map, Network of Loyalties that Will Determine Gaddafi’s Fate. Asharq Alawsat, 2011.

[4] Yılmaz, Ali. “BENÎ HİLÂL KABİLELERİNİN KUZEY AFRİKA’YA GÖÇ TARİHİ VE BÖLGENİN KÜLTÜR MEDENİYETİNE KATKISI.” Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 12, no. 1 (2025): 107-133.

[5] Hasan, Salaheddin Salem. THE GENESIS OF THE POLITICAL LEADERSHIP OF LIBYA 1952-1969: HISTORICAL ORIGINS AND DEVELOPMENT OF ITS COMPONENT ELEMENTS. The George Washington University, 1973.

[6] Varvelli, Arturo. “The role of tribal dynamics in the Libyan Future.” ISPRI Analysis 172 (2013): 1-10.

[7] Ahmida, Ali A. “From tribe to class: the origins and the politics of resistance in colonial Libya.” Africa: Rivista trimestrale di studi e documentazione dell’Istituto italiano per l’Africa e l’Oriente 63, no. 2 (2008): 297-310.

[8] Ahmed, Raed. “Libya After Qaddafi: Are Tribes Always Rebels?.” In Rebel Governance in the Middle East, pp. 249-279. Singapore: Springer Nature Singapore, 2023.

[9] Mousa, Hani. “Tribalism, Regionalism, and the Stalled Building of the Modern State in Libya.” Al-Muntaqa: New Perspectives on Arab Studies 7, no. 3 (2024): 44-61.

[10] Kohl, Ines. “Libya’s ‘Major Minorities’. Berber, Tuareg and Tebu: Multiple Narratives of Citizenship, Language and Border Control.” Middle East Critique 23, no. 4 (2014): 423-438.

[11] Oyeniyi, Bukola A. The history of Libya. Bloomsbury Publishing USA, 2019.

[12] Awad, Mohamed. “Settlement of nomadic and semi-nomadic tribal groups in the Middle East.” Int’l Lab. Rev. 79 (1959): 25.

[13] A.g.e.

[14] Kavas, Ahmet. “Kuzey Afrika’da Bir Osmanlı Nesli: Kuloğulları.” Osmanlı Araştırmaları 21, no. 21 (2001).

[15] A.g.e.

[16] Artuç, Nevzat. “Trablusgarp’ta Kuloğulları Teşkilatının Lağvedilmesi Meselesi.” Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi 40 (2017): 51-65.

[17] Yüzbinlerce Nijeryalının Libya’dan geri gönderilmesi ile alakalı güncel haberler. Bknz; https://www.youtube.com/watch?v=eWDghCubW6k

[18] BM Raporu ve güncel rakamlar için bknz; https://dtm.iom.int/sites/g/files/tmzbdl1461/files/reports/DTM_Libya_R55_Migrant_Report_Final.pdf?iframe=true

 

Ufuk Necat Taşçı
Ufuk Necat Taşçı

Dr. Öğr. Üyesi Ufuk Necat Taşçı, lisans eğitimini İstanbul Ticaret Üniversitesi, yüksek lisans eğitimini İngiltere Bournemouth Üniversitesi’nde, doktorasını ise İstanbul Medeniyet Üniversitesinde tamamlamıştır. Dört yıl TRT World’de analiz yazarlığı, Op-ed Editörlüğü, içerik üreticiliği yapmıştır. 2024 itibarıyla Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesi olarak göreve başlamıştır. Dış Politika, Siyaset Bilimi, Türk Dış Politikası, Kuzey Afrika ve Ortadoğu konularında çalışmalar yapmakta ve dersler vermektedir.

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments