Giriş
İbranice “yükselme” anlamı taşıyan “Aliyah” diasporadaki Yahudilerin “yuvaları” kabul ettikleri İsrail topraklarına yapılan göçü ifade eder. Dolayısıyla diasporadan bir ülke oluşturan İsrail’in devletleşme sürecinde ve Siyonizmin inşasında aliyah en büyük rolü oynamıştır.
Kutsal Kitap’ta birçok yerde dünyada farklı bölgelere dağılan İsrailoğullarının Kenan topraklarında yeniden bir araya geleceğine dair ayetler vardır. Örneğin:
“De ki, Egemen RAB şöyle diyor: Sizi uluslar arasından toplayacak, dağılmış olduğunuz ülkelerden geri getirecek, İsrail ülkesini yeniden size vereceğim.”
Hezekiel 11:17
“Halkımı doğudaki, batıdaki ülkelerden kurtarıp geri getireceğim. Yeruşalim’de yaşayacak, halkım olacaklar; ben de onların sadık ve adil Tanrısı olacağım.” Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.
Zekeriya 8:7-8
Dahası İsrail topraklarının sınırları Tevrat’ta Çölde Sayım (Tesniye) kitabında 34. Bölümde (Kenan Ülkesinin Sınırları) verilmiştir. Kutsal Kitap’ta Kenan topraklarına tekabül eden bölge, Yahudiler tarafından günümüzde İsrail devleti olarak görülmekte ve günümüzde bu ayetlerin “müjdelediği” geri dönüşün adresi bugünkü İsrail devleti olmaktadır. Bu ve benzeri ayetlerden hareketle oluşan “eve dönüş” anlatısı Yahudiler arasında içsel motivasyon oluştururken diasporada ötekileştirilen ve günah keçisi ilan edilenler de aliyah için dışsal motivasyon oluşturmuştur. Bu motivasyonların oluşma sürecini incelemek için göçün kaynağını yani diasporayı, gelen kişilerin “kim”liğini ve “ne”liğini bilmek, göçten sonra hangi kimliklerin bir araya geldiğini görmek için önemli rol oynamaktadır.
Aliyah’ın Kaynağı, Diasporadan Gelenler, Coğrafi ve Kültürel Kökler
Bugünkü İsrail topraklarına yapılan göçü anlamak için önce diasporayı anlamlandırmak gerekir. Göç Terimleri Sözlüğünde diaspora “Kendi geleneksel etnik yurtlarını bırakıp dünyanın diğer taraflarına yayılan halklar ya da etnik nüfuslar” olarak tanımlanmıştır. Bu doğrultuda Robin Cohen’in geliştirdiği “Diasporik halatın dokuz kolu” listesi[1] Yahudi diasporasının yapısını ve göçü anlamlandırmaya katkı sunacaktır:
- Dağılma: Asıl yurttan genellikle travmatik koşullar altında veya daha fazla yabancı bölgeye kaçış.
- Yayılma: Alternatif olarak veya ilaveten, bir alana vatandan iş, daha iyi bir yaşam veya ticaret arayışı içinde veya sömürgeci emellere destek olmak için hareket.
- Muhafaza: Ana vatanın konumunu, tarihini, acılarını ve başarılarını kapsayan kolektif hafızanın muhafazası.
- İdealleştirme: Gerçek ya da hayali bir ata yurdu mitinin inşası ve bunun sürdürülmesi, yeniden yapılanması, güvenliği ve refahı, hatta yaratılması için kolektif taahhüt.
- Dönüş: Gruptaki pek çok kişi ana vatanla sadece dolaylı bir ilişki kurmakla veya ana vatanı aralıklı olarak ziyaret etmekle yetinse de kolektif olarak onaylanan ana vatana dönüş sıklığında artış.
- Ayırt edicilik: Tikellik duygusuna, ortak bir tarihe, ortak kültürel ve dinî mirasın aktarımına ve ortak kader inancına dayanan ve uzun yıllar boyu sürdürülebilen güçlü etnik grup bilinci.
- Endişe: Tam kabul eksikliğinden, bir ölçüde ayrışmadan (kendi kendini ayrıştırma dâhil) ve grubun başına bir felaket gelebileceği ihtimalinden duyulan korkudan dolayı ev sahibi toplumlarla huzursuz ilişki.
- Yaratıcılık: Çoğulcu ev sahibi ülkelerde girişimcilik, yaratıcı hayal gücü, bilimsel ve profesyonel başarı içeren zenginleştirici yaşam beklentisi.
- Dayanışma: Özellikle ayrımcılık veya zorlukla karşılaştıklarında diğer yerleşim bölgelerindeki soydaşlarla kendini özdeşleştirme, empati kurma ve ortak sorumluluk duygusu.
Aliyah öncesi Theodor Herzl yazmış olduğu “Yahudi Devleti” adlı kitabında göç hareketinin itici sebeplerinden bahsetmiş, Yahudilerin diasporada yaşadıkları topraklarda uğradığı ötekileştirmeye ve Yahudi düşmanlığına değinmiştir:[2]
“Hiç kimse, Yahudilerin durumunun ciddiyetini inkâr edemez. Hissedilebilir sayıda yaşadıkları her yerde az ya da çok zulüm görmektedirler. Kanun önünde eşitlikleri, kanunla tanınmış pratikte ölü bir harf hâline gelmiştir. Orduda ya da herhangi bir kamu ya da özel görevde orta derecede yüksek mevkilere gelmeleri engellenmektedir. Ve onları iş dünyasının dışına itmek için de girişimlerde bulunuluyor: “Yahudilerden alışveriş yapmayın!”
Diasporadan anavatana göç idealleştirilmiş Yahudi kimliğinin devletleşmesi, diasporadaki sorunların çözümü ya da en azından bir kaçış noktası gibi görünmüştür. Ne var ki göç esnasında Yahudileri bekleyen, çözüme ulaşması gereken beklenmedik durumlar ortaya çıkmıştır. Birincisi Ultra Ortodoks Yahudilerin bile bir İsrail devletini kabul etmemeleri; ikincisi Siyonistlerin bile ilk aşamada kabul etmekte zorlandıkları göç ettikleri toprakların Filistin toprakları olduğu gerçeği; üçüncüsü soy temelli yasaların Nazi Almanyası’ndaki örneği ile benzerlik göstermesi ve dördüncüsü ise devletin yöneticileri tarafından devletin bağımsızlığı öncelense de devletin dış destekler olmadan hayatta kalamaması veyahut gelişememesidir. Bu tür engellere rağmen Siyonistler aliyah hareketinin tek yönlü olacağına dair bir varsayımda bulunmuştur. Düşünülen gibi aliyah tek yönlü bir bilet olmayınca geri dönenlerin olması tahammül edilmesi güç bir durum olarak karşılanmıştır. Bundan dolayı aliyah yapanların döndüğü yer golah olarak adlandırılmış, dönenlere de aşağılayıcı bir biçimde yordim denilmiştir. Golah diaspora anlamına gelirken yordim ise “İsrail dışında yaşamayı seçen düşkünler” anlamına gelmektedir[3]. Bu isimlendirmeler ışığında Yahudiler ve özellikle Siyonistler, tarafından aliyah hareketine kutsallık, vatanseverlik gibi anlamlar atfedildiği görülmektedir.
Everett Lee’nin itme-çekme kuramı, aliyah ardındaki motivasyonları anlamak için önemli bir çerçeve sunar[4]. Bu kurama göre diasporada yaşayan Yahudileri göçe iten sebepler, bulundukları toplumlarda maruz kaldıkları ötekileştirme, kurumsal ve sosyal dışlanma gibi olumsuz koşullardır. Bu “itici güçlere” karşılık, Filistin topraklarının Yahudilerin tarihsel anavatanı olarak görülen İsrail’e dönüşmesi ve bu yeni topraklarda ayrımcılıktan uzak, güvenli bir yaşama sahip olma beklentisi ise güçlü birer “çekici güç” olarak öne çıkar. Öte yandan her göç hareketinde olduğu gibi, bu süreçte de bireysel farklılıklar ve göçün maliyeti gibi çeşitli engeller önemli bir rol oynamıştır.
Tablo 1: Aliyah Göç Dalgalarının Tarihçesi
Göç Yılı | Göç Dalgasının Adı | Gönderen Ülke | Motivasyon
|
Gelen Kişi Sayısı |
1882-1903 | Birinci Aliyah | · Rusya
· Romanya |
· Milliyetçilik | 25.000 |
· Yemen | 2.500 | |||
1904-1914 | İkinci Aliyah | · Rusya
· Polonya |
· İdeoloji
· Yahudi karşıtı şiddet · Pogromlar |
35.000 |
1919-1923 | Üçüncü Aliyah | · Rusya
· Polonya |
· Yahudilerin yaşadıkları ülkelerde karşılaştıkları zorluklar
· Ulus-devletlerin kurulması ve benzer bir devletin kurulmasına dair bir arzunun uyanması |
35.000 |
· Litvanya
· Romanya |
Az sayıda | |||
1924-1928 | Dördüncü Aliyah | · Rusya
· Polonya · Litvanya · Romanya |
· Özellikle Polonya’daki ekonomik kriz
· Yahudilerden alınan yüksek vergiler · Antisemitizm |
67.000 |
· Yemen
· Irak |
Az sayıda | |||
1929-1939 | Beşinci Aliyah | · Avrupa’nın çeşitli bölgelerinden | · Ekonomik canlanma
· 1933’te Hitler’in iktidara gelmesi |
Çeyrek Milyon |
1933-1936 | 160.000’den fazla yasal göç ile | |||
1949 | Yemen’den Aliyah
(Kartal Kanatları Üzerinde)[5] |
· Yemen | Kültürel Bağ | 50.000 |
1950-1951 | Ezra ve Nehemya Operasyonu- Irak Yahudilerinin Aliyah Hareketi | · Irak | 1947 Birleşmiş Milletler Taksim Planından sonra Irak hükûmetinin Irak’ta yaşan Yahudilere karşı yaptırımları | 125.000 |
1954-1955 | Faslı Yahudilerin Aliyah Hareketi | · Fas | Yahudi devleti kurulduktan sonra Fas’taki halktan tepki toplama korkusu | 35.000 |
1956-1961 | Fas’tan gizlice Yahudilerin gelmesi | 30.000 | ||
1984
|
Musa Operasyonu – Etiyopyalı Yahudilerin Aliyah Hareketi | · Etiyopya | İsrail’e dönme hayali taşıyan Etiyopyalı Yahudilerin göçü | 8.000 |
1990 | Eski Sovyet Ülkelerinden Gelen Aliyah | Eski Sovyet ülkeleri | Yıllarca İsrail devletinden tecrit edilmiş Yahudilerin Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla İsrail’e gidebilecek imkânlarının doğması | 1 milyon |
1991 | Süleyman Operasyonu- Etiyopyalı Yahudilerin Aliyah Hareketi | Etiyopya | 1991’de gelen hükûmet 40 milyon dolar karşılığında ülkesindeki Yahudilerin göç etmesine izin verdi | 14.000 |
Kaynak: Ministry of Aliyah and Integration
Filistinli nüfusun Yahudi göçüne yönelik muhalefeti, 1880’lerde özellikle Birinci Aliyah sırasında şehirli elitlerin Yahudi akınını protesto etmesiyle başladı. Louis A. Fishman Osmanlı hükûmetinin göçü sıkı denetime tabi tutmasının sebebini bölge halkının tepkilerinden kaynaklandığını ve bölge halkının bu direnişi olmasaydı, Osmanlı hükûmetinin yeni gelenlere karşı bu denli sıkı bir resmî tutum sergilemeyeceğini belirtir.[6] Ancak 19. yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ve dünyanın diğer bölgelerinden gelen Yahudilerin Filistin’e olan göçü Sultan Abdülhamid üzerinde bir baskı oluşturmuştur. Sultan Abdülhamid, göç edilen bölgede Avrupalıların söz sahibi olmasını istemediği için göçü engellemeye yönelik bir politika düşünmekteydi ve hem yerel halkı memnun edecek hem de oluşabilecek kısa vadeli tehlikeleri önlemek için uygun bir politika uygulamaya başladı. Bu uygulamaya göre bölgede Siyonistlere toprak satışı engellenecek ve yoğun yerleşim hareketinin önüne geçilecekti. Ne var ki Yahudiler bu politikalara rağmen bölgeye küçük gruplar hâlinde girip yerleşimlere başlamıştır. Her hâlükârda bu göç hareketi bölgede yaşayan halk tarafından istenmedi ve halkın tepki göstermesine sebep oldu.
Birinci Aliyah olarak bilinen göç dalgası, Theodor Herzl’in 1897’de Basel’de düzenlenen ilk uluslararası toplantıda Siyonizmin kurucu ilkelerini belirlemesinden önce gerçekleşti. Böylece, Birinci Dünya Savaşı öncesindeki dönemde Siyonist hareket içerisinde iki ana yaklaşım belirginleşti: Bir yanda, herhangi bir uluslararası anlaşmaya bağlı kalmadan doğrudan Filistin’e yerleşmeyi hedefleyen Pratik Siyonistler vardı. Diğer yanda ise, Theodor Herzl liderliğindeki grup, Yahudi devletinin ancak diplomatik çabalar ve uluslararası tanınma yoluyla kurulabileceğine inanıyordu[7].
Fotoğraf 1: Theodor Herzl, Birinci Siyonist Kongre’de Konuşmasını Yaparken
Kaynak: Zionist Archives
İlk Aliyah hareketi her ne kadar Herzl’in topladığı kongre öncesinde gerçekleşmiş olsa da Herzl, göçün planına Yahudi Devleti adlı kitabında yer vermiştir. Kitapta göç hakkında hayalperest olmakla itham edilebilecek kadar olumlu bir göç sahnesi yaratmaya çalışmıştır. Bu plana göre göçün gruplar hâlinde olması gerektiğinden, yoksulların durumunu hissetmemesi için tren ve vapurlarda sınıf ayrımı yapılmayacağından ve göç eden grupların motivasyonunu yüksek tutmak için onların mizah içinde tutulacağından söz etmiştir. Yaşlıların bakım durumu, orta sınıfların ne gibi işlerde çalışacağı, insan malzemesi ve alışkanlıklar da plan dâhilinde konuşulan konulardır. Göç sonrası, toprakların ele geçirilmesi, yönetici seçme, anayasa dili, ordu, kanunlar, ordu, bayrak gibi devletleşme sürecine yönelik konular ele alınmıştır[8]. Ana hatları, hatta kimi konularda detayları da belirlenen yoğun göç, artık planlı bir şekilde gerçekleştirilmeye başlanmıştır.
Fotoğraf 2: Romanya’daki Galati Limanından Hareket Eden Tetis Gemisi, 1882
Kaynak: First Aliyah Museum
Birinci Aliyah (İlk Göç) göçmenlerinin Filistin’e gelme nedenleri çoğunlukla ekonomik fırsat arayışı ve göç edecek başka bir yer bulamamalarıyla ilgiliydi. Birçok kişi, buranın “süt ve bal akan kutsal toprak” olduğuna dair inancın getirdiği kullanılmamış ekonomik imkânlar sunacağını düşünerek buraya gelmişti. Yine de bu göçmenlerin bir kısmı, özellikle ilk yerleşim yerlerini kuranlar, dinî duyguların ve erken dönem milliyetçi ideallerin birleşimiyle hareket ederek Filistin’e göç etme kararı almıştır.[9] Bu göçmenler yalnızca dinî saiklerle değil, aynı zamanda Zion’a (Eretz Yisrael) geri dönme hayalini gerçekleştirme arzusuyla da hareket etmişlerdir. Burasını antik Yahudi anavatanı olarak görmekte ve orada modern bir ulusal toplum kurmayı hedeflemekteydiler. Kendilerini daha iyi ekonomik fırsatlar arayan yabancılar olarak değil, kadim yurtlarına geri dönen bir halk olarak görüyorlardı. Ardından çeşitli ülkelerden (çoğunlukla Doğu Avrupa ve Rusya’dan) İsrail’e göç etmek isteyen Yahudilerin İkinci Aliyah, Üçüncü Aliyah, Dördüncü Aliyah ve Beşinci Aliyah olarak adlandırılacak olan göç akınları başlamıştır (bkz. Tablo1). Beşinci Aliyah’dan sonraki göç hareketleri, önceki göç dalgalarından farklı dinamiklere sahip olmuştur. İsrail’in planlamasından ziyade, bölgesel olaylara bağlı olarak aniden gelişen bu göçler, “yeni bir aliyah” olarak görülmemiş, bunun yerine Süleyman Operasyonu gibi olaya dayalı isimlerle anılmıştır. Örneğin, Etiyopya’dan 40 milyon dolar karşılığında gerçekleştirilen bu göç, bu değişimin en belirgin örneklerindendir. Önceki dönemde, Doğu Avrupa’dan planlı şekilde gelen Aşkenaz Yahudilerine sıralı isimler verilerek devamlılık vurgulanırken diğer gruplara yönelik aynı isimlendirme ve planlama yapılmamıştır. Bu durum, İsrail’in sosyokültürel yapısında Aşkenaz Yahudilerin ana etnik unsur olarak kodlandığına dair önemli bir gösterge olarak değerlendirilebilir.
Birinci Aliyah’ı gerçekleştirenlerin anısında Hayfa bölgesine bağlı Zikhron Ya’akov kasabasında Birinci Aliyah Müzesi yer alır. Bu müze, İsrail’de gerçek eşyalar barındırmayan ilk müze olma niteliğini taşır. Nitekim müzenin ilk kuruluş amacı Birinci Aliyah’yı yapanları anmak, onların karşılaştıkları engelleri ve verdikleri mücadeleleri tahayyül etmek, onlara duyulan saygıyı pekiştirmektir.
Fotoğraf 3: Birinci Aliyah Müzesinden Görüntüler
Kaynak: World Jewish Travel
Aliyah’ın anlamı sadece ülkeye göç edene kadar değil, göç ettikten sonra da vurgulanmaya devam etmiştir. Bu sebeple İbrani takviminin Nisan ayındaki onuncu güne denk gelen ve modern bir bayram olan Aliya günü (Yom HaAliyah – יום העלייה) kutlanır. Böylece Yom HaAliyah 2009’da bir topluluk girişimi olarak öncülüğü yapılan, 2016’da Knesset tarafından ortaklaşa desteklenen ve onaylanan bir bayram olarak resmîleşti.
Günümüz Aliyah’ı, Etnik Uyum ve Gruplar Arası İlişkiler
Modern İsrail devletinin kuruluşundan bu yana, diasporada yaşayan Yahudilerin göçünü teşvik etmek ve bu süreci yasal bir zemine oturtmak, devletin temel politikalarından biri olmuştur. Buradan hareketle, 5 Temmuz 1950’de Knesset tarafından kabul edilen Geri Dönüş Yasası (Law of Return), bu politikanın en önemli hukuki dayanağını oluşturur. Yasa, her Yahudi bireye İsrail’e yerleşme ve vatandaşlık kazanma hakkı tanıyarak diasporadan ülkeye göçü (aliyah) kolaylaştırmayı amaçlar. Yasayla birlikte, bu hakkı kullanmak isteyen Yahudilere oleh vizesi verilir. Kanun, bu vizenin kimlere verileceğini netleştirmek adına “Yahudi” tanımını da açıkça belirlemiştir: “Yahudi, Yahudi bir anneden doğan veya Yahudiliğe geçen ve başka bir dine mensup olmayan kişidir.” Bu yasal çerçeve, İsrail’in göç politikasının merkezinde yer almakta ve diasporadan gelen Yahudilerin göç motivasyonlarını doğrudan etkilemektedir.
Günümüzde ise aliyah hareketinin devam ettiği görülmektedir. Örneğin Aralık 2023’te yapılan bir habere göre 7 Ekim’den sonra İsrail’e 2.600 Yahudi’nin aliyah yaptığı ve bu sayının geçen yıllara göre oldukça düşük olduğu, 2022’de 16.400 yeni göçmenin ülkeye geldiği bildirilmiştir. 2 ayda 2.600 kişinin gelmesi İsrail tarafından “düşük” bir sayı olarak algılanmakta ve zamanla daha yoğun bir göçün gelmesini beklediklerini belirtmektedirler. Bunun sebebi olarak da bulundukları ülkelerde antisemitizmin artığını ve İsrail’in Yahudiler için en güvenli yer olduğunu göstermişlerdir. İsrail’e göç eden Yahudiler tarafından ülke güvenli bir “kendi olma alanı” olarak görülse de aliyah için gönüllülerin gelmesi yeterli değildir; aliyah her daim mevcut hükûmet tarafından teşvik edilmesi gereken bir harekettir. Bu teşvik sürecinde göç süreci ve göçten sonraki uyum süreci hakkında İsrail çeşitli çalışmalar yürütmektedir.
Fotoğraf 4: 1948’de 125.000 Vardı, 1949’da 250.000 Olim Olmalı
Kaynak: The Librarians
1951’de önce Aliyah Bakanlığı (משרד העלייה) olarak kurulan ve daha sonra adı “Aliyah ve Entegrasyon Bakanlığı” olarak değiştirilen bakanlık, ülkeye gelecek yeni göçmenlerin sosyal, ekonomik, hukuki, sağlık, eğitim alanında kapsamlı rehberler hazırlamıştır. Böylece göçmenlerin adaptasyonundaki muhtemel zorlukların önüne geçilmesine çabalanmıştır. Fakat Yahudi olmayanlar için göç yasaları oldukça dışlayıcıdır. Bunun nedeni ise Yahudi olmayanların göçünün teşvik edilmesi durumunda ülkenin Yahudi kimliğinin bir tehdit altında olmasından endişe duyulması olarak görülmüştür.
Grafik 1: İsrail’in Son 10 Yıllık Göç Alım Grafiği
Kaynak: World Development Indicators
Yapılan bir çalışmaya göre İsrail’deki göçmenler azınlık olan Araplar ve çoğunluk olan Yahudiler için farklı anlamlar taşımaktadır. Arapların Yahudilere kıyasla göçmenleri daha destekleyici tutum sergiledikleri ortaya konulmuştur. Ayrıca Yahudi göçmenler, Yahudi göçmenleri daha destekleyici tutum sergilerken Araplar, Yahudi olmayan göçmenleri daha olumlu karşılamaktadır. Dolayısıyla göçmenlere yönelik duyguların şekillenmesinde hem yerel halkın hem de göçmen kimliğinin önemli rol oynadığı söylenebilir.
İsrail’in son 10 yıllık göç alımı verilerine bakıldığında 2022 yılında bir artış olduğu görülmektedir. Jerusalem Post gazetesi bu haberi son on yıllardaki en yüksek sayı olarak bildirmektedir. Gelen göçmen sayısı ise Dünya Bankası verilerine göre 50.000 iken gazetenin haberine göre 70.000’dir.
Sonuç
İbranice’de yükselme anlamında gelen aliyah dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış Yahudilerin “anavatan” olarak kabul ettikleri Filistin topraklarına göçünü ifade eder. Diasporada ötekileştirilen, zulmedilen Yahudiler aliyah aracılığı ile hem bulundukları ülkelerden çıkmış hem de kutsal kabul ettikleri topraklara “geri dönmüş” olacaktı. Bu bağlamda 1. Siyonist Kongre’nin toplanması ve göçün planlanması bu göçü hayata geçirmiştir. İlk göçlerin başladığı dönemde Osmanlı toprakları olan bölgede Osmanlı, göçü engellemeye çalışsa da Yahudiler bölgeye giriş yapmakta ısrarcı davranmışlardır. Aliyah kapsamında yıllar içinde diasporadaki Yahudiler planlı olarak Filistin topraklarına yerleştirilmiş, göç ve yerleşim teşvik edilmiştir.
Bugün aliyah aracılığı ile dünyanın birçok yerinden gelen Yahudi, Filistin topraklarına göç etmeye devam etmektedir. Dünyanın farklı bölgelerinden gelirken kültürel bagajlarını da yanlarında taşıyan Yahudiler, bugünkü İsrail’e göç ederek farklı gelenekleri taşımaktadır. Bu doğrultuda İsrail’in içinde Yahudiler içinde ayrışma; Yahudiler ve Araplar arasında ayrışma, göçmenlerle yerel halk arasında ayrı bir ayrışma oluşmuştur.
Umay Bahadır, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde araştırma görevlisidir.
[1] Cohen, Robin. Küresel Diasporalar: Giriş. Ankara: GAV Perspektif Yayınları, 2023, ss.30
[2] Herzl, Theodor. Yahudi Devleti. Çeviren Baykut Baylan. Eskişehir: Dorlion Yayınları, 2023. ss. 79
[3] Cohen, Robin. Küresel Diasporalar: Giriş. Ankara: GAV Perspektif Yayınları, 2023. ss: 293-294; 304-305
[4] Lee, Everett S. “A Theory of Migration”. Demography (1966): 47-57.
[5] Mısırlılar’a ne yaptığımı, sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz.
Mısırdan Çıkış 19:4
[6] Fishman, Louis A. Geç Osmanlı Döneminde Yahudiler ve Filistinliler 1908-1914: Anavatanda Hak İddiası. İstanbul: İletişim Yayınları, 2024. ss.69
[7] Fishman, Louis A. Geç Osmanlı Döneminde Yahudiler ve Filistinliler 1908-1914: Anavatanda Hak İddiası. İstanbul: İletişim Yayınları, 2024.ss. 66
[8] Herzl, Theodor. Yahudi Devleti. Çeviren Baykut Baylan. Eskişehir: Dorlion Yayınları, 2023. ss. 79-142
[9] Yuval Ben-Bassat (2016) The challenges facing the First Aliyah Sephardic Ottoman colonists, Journal of Israeli History, ss. 35:1, 3-15