Aşırı sağcılar ve ırkçılar Avrupa Parlamentosu seçimlerinde büyük bir başarı elde ettiler.
Irkçılık Avrupa siyasetinde yükselişte, Wilders gibi ipten kazıktan kurtulmuş, zebani gibi tipler, küçük Hitlerler Avrupa sathında iktidara yürüyor.
Çağın ruhu (Zeitgeist) ya da rüzgâr sadece Avrupa’da değil, küresel olarak da ırkçılardan yana esiyor.
Çünkü Batı; elitleri, siyaseti, medyası, akademisi ve entelijansiyası eliyle bu yangını sistematik olarak körüklüyor.
Günah keçisi yapıp önlerine attıkları göçmen, mülteci ve Müslüman öcüsüyle korkuttukları kitleleri aşırı sağın gemisine bindirdiler.
Böylece devlet ve hükûmetler her anlamda kemerleri sıkmak için kitleleri hazırladı. Zira doludizgin bir savaşa yürüyen Batı’da siyasetin otoriterleşmesine ihtiyaç vardı.
Küresel düzlemde estirilen bu rüzgâr bize oldukça geç ve zayıf olarak ulaştı. Buna rağmen bir nebze de olsa siyasette bir dalgalanma yaratabildi ama Batı siyasetinde gördüğümüz çapta bir etki yaratamadı.
Bunun yapısal ve konjonktürel olmak üzere iki ana nedeni var. Yapısal olarak ırkçılık ideolojisine yatkın bir kültürün bu topraklarda temeli yok.
Konjonktürel olarak ise Türkiye son 10 yılda ülkenin bekası dışında tüm konuları ikinci plana iten Gezi, yargı darbesi, terör saldırıları ve darbe girişimi olmak üzere olağanüstü bir dönemden geçti.
Yine bu dönemde ortaya çıkan Cumhur İttifakı kitlelerin ırkçı partilere kapılmasını engelledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan muhafazakâr ve dindar kitleyi, Devlet Bahçeli Beyefendi de milliyetçi kitleyi tuttu.
Hamiş: Milletimizin ve ümmet-i Muhammed’in bayram-ı şerifini tebrik eder, hayırlar getirmesini niyaz ederim.
