Bu analizde İsrail’in askeri gücü ele alınmıştır. Analiz, İsrail’in savunma sanayisi hakkında genel bilgiler vermenin yanı sıra İsrail ordusunun hava, deniz ve kara kuvvetlerinin gücü, savunma harcamaları, istihbarat ve dışarıdan aldığı desteği rakamlar vererek incelemektedir. Analiz ayrıca, İsrail’i askeri bağlamda tanımayı ve bu konuda yapılacak çıkarımlar için veri temin etmeyi amaçlamaktadır. Analizde geçen veriler en güvenilir açık kaynaklardan elde edilmiştir.
İsrail Devletinin Kısa Geçmişi
Filistin’i vaat edilmiş topraklar olarak görüp 19. yüzyılın sonlarından itibaren Kudüs civarına yerleşen Yahudi toplulukları, 1897’de kurdukları Dünya Siyonist Kongresi ile birlikte Yahudiler için bir ülke kurmak maksadıyla resmen çalışmalara başladılar. Osmanlı ve Alman İmparatorluklarından bekledikleri desteği bulamayan siyonist hareketin önde gelenleri çareyi İngiliz İmparatorluğu’nu ikna etmekte buldular ve sonuç olarak İngilizler 1917’deki Balfour Deklarasyonu ile bir Yahudi devletinin kurulmasına onay verdi.
Filistin’i Osmanlılardan alıp orada bir manda yönetimi kuran İngilizler, Arap ve Yahudi toplumlarını tek yönetim altında tutmak istese de başarılı olamadı. Yahudilerin kurdukları çeteler bir yandan katliam yaparken, Avrupa’daki Yahudi sermaye sahipleri ise bağımsız bir İsrail devletinin kurulması için mücadele etti. Sonuçta, 1948 yılında Filistin topraklarında İsrail ve Filistin adında iki devlet kuruldu. Ancak şahit olunduğu üzere İsrail devleti geçen 77 yılda zulüm, katliam ve işgallerle Filistin devletinin topraklarını azar azar topraklarına kattı ve an itibarıyla kalan topraklar üzerinde bir soykırım gerçekleştiriyor.
İsrail Savunma Sanayinin Tarihsel Gelişimi
Bu noktaya gelinmesinde şüphesiz ki İsrail askeri gücünün rolü büyüktür. İsrail kurulmadan önce 1920’lerde kurulan Haganah (Savunma) isimli çete sonradan İsrail Silahlı Kuvvetleri olacaktı. Mezkûr çete 1948 yılında en az 30 bin savaşçıya sahipti -ki bu sayı savaş sonuna kadar 100 bine kadar çıktı-. Çete savaş sırasında kaçak yollardan Alman, İngiliz ve Sovyet yapımı kullanılmış silahların yanı sıra Çekoslovakya’dan gelişmiş silahlar satın aldı. İyi örgütlenme ve gelişmiş silahlarla savaşan İsrail, dağınık bir halde hareket eden ve silahça daha zayıf olan Arap ordularını yenmeyi başarmıştı.
İsrail kurulduktan sonra da silahlanma son sürat devam etmiştir. Önceleri ithal silahlarla başlayan silahlanma, yerli üretimle devam etmiştir. 1954’te Uzi marka otomatik tüfekle başlayan yerlileşme serüveni, 1970’lerde küçük ebatlı deniz botları, Kfir savaş uçağı (Fransa’dan teknoloji çalınmasıyla üretilmiştir) ve meşhur Merkava tanklarının üretimiyle devam etmiştir. 1980’lerde olgunluğa erişen savunma sanayinde çok sayıda devlet, yarı-devlet ve özel firma faaliyet gösterdi; daha o dönemde 1,5 milyar dolarlık silah ihracatı (o dönemdeki sanayi ihracatının %65’ine denk gelir) yapmaya başladılar. Özellikle Rafael ve Israel Arespace Industries (Israil Havacılık ve Uzay Sanayi) gibi devlet firmaları, Tadiran ve Soltam gibi özel firmalar hemen her türlü silahları üretebilecek seviyeye gelmişlerdi. Öyle ki kendi yerli jetleri olan Lavi isimli savaş uçağını da üretmeyi düşünmüş ve fakat maliyet yüzünden vazgeçmişlerdi.
Günümüzde yüzlerce savunma şirketi olan İsrail’in üç firması (Elbit Systems, Israel Aerospace Industries ve Rafael) SIPRI’nin en büyük 100 savunma şirketinde bulunmaktadır. İsrailli tüm firmalar 2024’te 15,89 milyar dolarlık ihracat yaparak dünya sıralamasında sekizinci olmuşlar ve dünya silah ihracatından %4 pay almışlardır. Bu rakam geçen yıl 7,83 milyar dolar ihracat yapan ve 11. sırada olan Türkiye’nin iki katından fazladır. Satılan silahlar arasında piyade tüfeğinden SİHA’lara kadar birçok gelişmiş silah bulunmaktadır. Özellikle İsrail üretimi füzeler, Harop gibi kamikaze dronelar ve Heron marka SİHA’lar alanında bilinen silahlar olmuşlardır.
İsrail’in Nükleer Silahları
İsrail hemen hemen her türlü gelişmiş silahı üretebilecek kapasiteye sahiptir. Üretilmeyen silahları ise know how’u olmadıkları için değil (ki sıkıştıkları zaman çalmaktan çekinmiyorlar), doğrudan satın alma cazip olduğu için dışarıdan tedarik ediyorlar. Ürettikleri birçok silah çeşidi içinde özellikle nükleer silahlar üzerinde durmak gerekiyor.
İsrail, her ne kadar resmi olarak atom bombalarına sahip olduğunu beyan etmese de inkâr da etmemektedir. Gerek tesislerde çalışanların itirafları gerek politikacıların bazı beyanlarında başka ülkeleri nükleer silahlarla tehdit etmesi, bu ülkenin bir nükleer güç olduğunu herkesin bildiği bir sırra dönüştürüyor. İddialara göre İsrail’in envanterinde yüzlerce atom bombası bulunuyor.
İlk nükleer silahın 1966 veya 1967’de üretildiği tahmin ediliyor. 1950’lerin sonunda Dimona reaktörünü açan İsrailliler özellikle Fransızlarla iş birliği yaparak dışarıdan getirdikleri uranyumu zenginleştirdiler. Çalışmalara Fransızların yanı sıra İngilizler ve Norveçliler de yardım ettiler. Ayrıca Amerika’dan nükleer yakıt çalındığı da iddia edildi. Sonuç olarak, İsrail’in 1960’ların ortalarından itibaren atom bombası üretecek kapasiteye geldiği tahmin ediliyor. Dimona nükleer reaktöründe çalışan ve sonradan İsrail’in nükleer sırlarını açıkladığı için yıllarca hapis yatan Mordechai Vanunu’ya göre İsrail’in 1980’lerde 100 ile 200 arasında atom bombası vardı. Bu rakamın şu anda 400 kadar olduğu tahmin ediliyor.
Günümüzde İsrail’in en büyük caydırıcı silahları atom bombalarıdır. Filistin davasını savunan birçok Arap ülkesi İsrail’in nükleer silahları yüzünden bu ülkeyle savaşmaktan çekinmektedir. İsrail ise nükleer güç olmanın verdiği rahatlıkla katliamlara ve işgale devam etmektedir.
İsrail Ordusunun Silah Envanteri
İsrail, Orta Doğu’da küçük bir ülke olmasına rağmen askeri bağlamda belki de en güçlü devlettir. Özellikle nükleer silahların varlığı diğer ülkelerle olan dengeyi İsrail lehine bozmaktadır. Ayrıca hava kuvvetlerinde tartışmasız olarak bölge ülkelerinden üstündür. Ülkenin Demir Kubbe isimli hava savunma sistemleriyle korunması, 170.000’i aktif ve 465.000’i yedeklerden oluşan profesyonel ordusu ve MOSSAD gibi bir istihbarat örgütüne sahip olması en dikkat çekici avantajlarıdır. Global Firepower web sitesine göre İsrail, dünyanın en güçlü 15. ordusuna sahiptir ve İsrail devleti bu ordu için yılda 25 milyar dolar (GSMH’nin %5’i) harcamaktadır.
Silah bağlamında ise gerek yerli gerek ithal silahlar büyük avantajlar sunmaktadır. Peki İsrail ordusunda hangi silahlar var? Silahları kara, deniz ve hava kuvvetleri bağlamında inceleyelim.
Kara Kuvvetleri
İsrail’in çok sayıda tank ile paletli ve tekerlekli zırhlı aracı bulunmaktadır. Birçok kaynakta farklı numaralar verilse de en güvenilir kaynağın Global Firepower olduğunu değerlendirerek söz konusu sitedeki rakamları doğru kabul etmeyi uygun görüyoruz. Buna göre İsrail ordusunda 1370 adet tank bulunmaktadır. Bunların 1040 adedi savaşa hazır durumdadır. Tankların çoğu yerli üretim Merkava tanklarıdır. Topçu unsurlara baktığımızda 523 adet kendinden tahripli ve çekili topa/obüse sahip olduğu görülmektedir. Bahsi geçen top sistemlerinden kullanılabilir olanların sayısı 419’dur. Diğer yandan İsrail Kara Kuvvetlerinde 183 adet çoklu roket atım sistemi bulunmakta olup 146 adedi savaşta kullanılabilir durumdadır. Bahsedilen araçların dışında ordunun kullanımında olan toplam 36.000 adet araç bulunmakta fakat bunların 7000 adedi kullanıma hazır değildir.
Deniz Kuvvetleri
İsrail Deniz Kuvvetlerinde toplum 62 adet savaş aracı olduğu görülmektedir. Bunların 7 adedi korvet, 5 adedi denizaltı ve 46 adedi deniz karakol gemisidir. İsrail’e ait uçak gemisi, fırkateyn ve destroyer bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu ülkenin deniz kuvvetleri bağlamında çok güçlü olmadığı söylenebilir.
Hava Kuvvetleri
Eğer İsrail’in savaşta en güvendiği silahlar atom bombaları ise bir diğeri de savaş uçaklarıdır. İsrail Hava Kuvvetleri tamamı Amerikan üretimi olan gelişmiş savaş jetleri ve bu jetlere takılan mühimmatlara sahiptir. Günümüz itibarıyla İsrail’e ait 240 adet savaş uçağı olup bunların 192 adedi kullanıma hazırdır. Uçak tiplerine baktığımızda 66 adet F15 (25 adet de siparişleri var), 174 adet F16 ve 45 adet F-35 (30 adet de siparişleri var) bulunduğunu görüyoruz.
İsrail’in ayrıca 2 adedi Boeing 707 ve 2 adedi Gulfstream 550 olmak üzere toplam 4 adet erken uyarı uçağı bulunmaktadır. Ayrıca 13 adet Super King Air ve 4 adet Gulfstream G550 olmak üzere 17 adet keşif uçağı vardır. Diğer yandan mevcutta 14 adet tanker uçağı varken 8 adet de siparişi bulunmaktadır. Bunun yanında 13 adet askeri kargo uçağı, 48 adet saldırı helikopteri, 75 adet genel maksat helikopteri ve 159 eğitim uçağı bulunmaktadır. Hava Kuvvetlerine ait ne kadar SİHA olduğu bilinmemekle birlikte üretici bir ülke olması nedeniyle istediği kadar SİHA üretebileceği düşünülebilir.
İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe de Hava Kuvvetlerine bağlı Hava Savunma Komutanlığı çatısı altında çalışmaktadır. Füze, roket ve topçu mühimmatını 4 ile 70 km arasındaki bir mesafede vurmayı amaçlayan kubbeye ait 10 batarya bulunmakta ve bu sayının 15’e çıkarılması planlanmaktadır. Bir bataryanın maliyetinin 50 milyon dolar olduğu bilinmektedir. Amerika’nın Demir Kubbe’ye toplamda 2,6 milyar dolar destek verdiği açık kaynaklarda yazmaktadır.
Son olarak, İsrail Hava Kuvvetlerine ait dokuz adet hava üssü olduğunu (Hatzerim, Nevatim, Ramon, Palmachim, Tel Nof, Ramat David, Sde Dov, Hatzor, Ovda) belirtelim.
İnsan Gücü
İsrail 9,4 milyonluk bir nüfusa sahip olup bazı radikal dini gruplar hariç sağlığı askerliğe elverişli hemen herkes askerlik yapmak zorundadır. 18 yaşına gelen erkekler 32 ay, kadınlarsa 24 ay askerlik yaparlar. Her yıl 131.000 kişi 18 yaşına geldiği için asker adayı olmaktadır. Yaklaşık 4 milyon İsrailli askerliğe elverişli olup bunların 3,3 milyonu silah altına alınabilecek durumdadır. 2025 yılı itibarıyla 170.000’ü aktif, 465.000’i yedek olmak üzere toplam 670.000 askeri bulunmaktadır. Kuvvet dağılımına baktığımızda; 526.000’i Kara Kuvvetlerinde, 89.000’i Hava Kuvvetlerinde ve 19.500’ü Deniz Kuvvetlerinde görev yapmaktadır.
İstihbarat
İsrail’in kendi güvenliği için en çok önem verdiği müesseselerden biri istihbarat örgütü MOSSAD’dır. Askeri istihbarat örgütü Aman ve iç istihbarat örgütü Shin Bet de İsrail’in güvenliği için önemli olsa da hiçbiri MOSSAD kadar etkili değildir. 7000 personele ve yaklaşık 3 milyar dolar bütçeye sahip olan MOSSAD, bugüne kadar birçok suikastlar gerçekleştirmiş (bkz. en son İsmail Haniye’nin Tahran’da öldürülmesi), siber saldırılar yapmış (bkz. Stuxnet), düşman unsurlarını daha büyük operasyonlar öncesi zayıflatacak operasyonlar (bkz. Hizbullah telsizlerine patlayıcı yerleştirilmesi) veya yabancı politikacıları şantajla güdümüne almıştır (bkz. Epstein belgeleri). Denilebilir ki İsrail’in güvenliği savaşın olmadığı dönemlerde MOSSAD tarafından dizayn ve temin edilmektedir. Çok az ülkede bir istihbarat örgütü bu kadar etkili olabilmiştir.
İsrail’e Dış Destekler
İsrail ordusu başta ABD olmak üzere birçok Batılı ülkeden askeri destek almaktadır. Ancak Amerika’nın desteği hibe şeklinde olduğu için diğerlerinden farklıdır. Amerikalı düşünce kuruluşu Council on Foreign Relations’a (CFR) göre ABD, İsrail’e kurulduğu günden günümüze kadar 310 milyar dolarlık maddi destekte bulundu. ABD dünyada hiçbir ülkeye bu kadar destekte bulunmamıştır. An itibarıyla Washington yönetimi İsrail ordusuna her yıl 3,8 milyar dolarlık hibe desteği vermekte olup bu para çoğu Amerikan silahı ve bir kısmı İsrail üretimi silahların satın alınması için kullanılmaktadır. Bu rakam İsrail’in savunma harcamasının %15’ine denk gelmekte olup her yıl mezkûr parayla 47 adet F-35 alınabilir.
Silah satışında diğer ülkeler için kongre onayı gerekirken ABD başkanları İsrail için şahsi yetkilerini kullanarak silah satış sürecini muhtemel bir engellemeye takılmadan bitirirler. ABD ayrıca olağanüstü durumlarda hızlıca İsrail’in imdadına yetişmektedir. Örneğin 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e 18 milyar dolarlık yardım yapılmıştır. Ayrıca İsrail’e çok sayıda mühimmat ve istihbarat desteği verilerek soykırıma ortak olunmuştur.
ABD’nin yanı sıra İngiltere, Almanya ve Fransa da silah satışlarıyla İsrail’e destek vermektedir. İngiltere’nin ayrıca istihbarat desteği verdiği bilinmektedir. Son olarak Yahudi diasporasının genel olarak İsrail’e ve özelde İsrail ordusuna destek verdiği bilinen bir gerçektir. Diğer ülkelerde yaşayan Yahudilerin her yıl yaklaşık 25 milyar dolar maddi yardımda bulunduğu tahmin ediliyor. Ayrıca birçok Yahudi savaş zamanlarında İsrail ordusuna katılarak savaşmaktadır. Dolayısıyla Yahudi diasporası İsrail’e hem insan hem de para kaynağı vazifesi görmektedir.
İsrail ve Bölge Ülkeleri Karşılaştırması
Global Firepower sitesi ülkelerin askeri gücünün yanı sıra bu güçleri birbirleriyle karşılaştırma hizmeti de sunuyor. Sitede İsrail’i bölgenin en güçlü dört ülkesi olan Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve İran ile karşılaştırdığımız zaman sadece Suudi Arabistan’ın hava gücünde İsrail’den daha fazla uçağa sahip olduğu görülüyor. Ancak İsrail’in elinde beşinci nesil F-35 uçaklarının olduğunu ve bu uçakların Suudi Arabistan’a satılmasının çok zor olduğunu vurgulamak lazım. Kara, deniz ve insan gücü gibi diğer unsurlar karşılaştırıldığında ise İsrail’in en zayıf ülke olduğu görülüyor. Fakat İsrail ordusunun profesyonelliği, görece üstün olduğu hava gücünün diğer faktörlere göre daha belirleyici oluşu, gelişmiş mühimmata erişim, yerli üretim ve de nükleer silahları İsrail ordusunu en tehlikeli ordu yapıyor. Türk ordusuyla bir kıyas yapıldığında İsrail’in hava üstünlüğünün hava savunma sistemleriyle engellenebileceği, Türk Hava Kuvvetlerine yeni savaş uçağı alımının dengeyi sağlayacağı, KAAN savaş uçağının üretime geçmesi hâlinde ise havada da dengenin Türkiye lehine değişeceği söylenebilir. Ancak İsrail’in envanterindeki atom bombalarının genel çerçevede dengeyi İsrail lehine değiştirdiğini söylemek gerekiyor. Ayrıca İsrail’e verilen sınırsız Amerikan desteğinin de sorun olacağını eklemek gerekiyor.
Sonuç
Bu çalışmada İsrail’in askeri gücü detaylı, savunma sanayisi ise özet bir şekilde analiz edilmiştir. Çalışmaya göre İsrail kurulduğu günden bu yana mevcut topraklarını korumak ve işgallerle genişletmek için savunma sanayisine ve ordusuna büyük yatırımlar yapmıştır. Önceleri ithalat ile başlayan silahlanma, daha sonra yerli üretimle devam etmiş ve konvansiyonel silahlara ek olarak nükleer silahlar da üretilerek caydırıcılık artırılmıştır.
İsrail şu anda GSMH’sinin %5,2’sini savunmaya harcamakta, SİHA ve füze üretiminde dünyada en ön sıralarda, en çok silah ihraç eden sekizinci ülke konumunda ve oldukça etkili bir istihbarat örgütüne sahiptir. Ayrıca ordunun kullanımında olan silahların sayısı ve kalitesi pek az orduda bulunmaktadır.
Bu gerçek İsrail ordusunu günümüz itibarıyla bölgenin belki de en güçlü ordusu yapmaktadır. Hava üstünlüğü, atom bombası envanteri, profesyonel ordu, Demir Kubbe sistemi, son teknoloji ölümcül mühimmatlar, istihbarat ve ABD’nin askeri, maddi ve diplomatik desteği bu ülkeyi askeri bağlamda güçlü kılmaktadır.
İsrail’in önümüzdeki dönemde daha da silahlanması beklenebilir. Söz konusu silahlanmanınsa gerek Arap dünyasının gerek dünya kamuoyunun sessiz kalması nedeniyle daha fazla katliamla sonuçlanması olasıdır. Bölgede İsrail’in askeri gücüyle baş edebilecek ülkeler olsa bile bu ülkeyle çatışmayı göze alamayacakları tahmin edilmektedir. Sonuç olarak, küçük bir devletin büyük askeri yatırımlarla bölgeyi kontrol etmeye devam edeceği ve potansiyel düşmanlarını elimine etmek için saldırgan tutumuna devam edeceği söylenebilir.