back to top
26 Kasım, 2025, Çarşamba
Ana SayfaYayınlarPortre“Sarejevo Safari'nin” Skandal İsmi

“Sarejevo Safari’nin” Skandal İsmi

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vučić

Sarajevo Safari ve Vučić’in Katliama Katıldığına Dair Tartışmalar

1992-1995 yılları arasında Saraybosna Kuşatması boyunca yaşanan acıların gölgesinde, yeni bir iddia daha gün yüzüne çıktı. “Sarajevo Safari” adındaki sniper turizmi, yabancı uyruklu bireylerin, kuşatma altındaki Saraybosna’nın tepelerindeki keskin nişancı mevzilerine para karşılığı götürülerek sivilleri hedef aldığını ortaya çıkarttı. Tanık ifadeleri ve bazı gazetecilik araştırmalarına göre, İtalya, Fransa, Almanya, Rusya ve diğer bazı ülkelerden gelen zengin bireyler, Bosnalı Sırp güçlerine para ödeyerek Saraybosna’nın tepelerindeki keskin nişancı mevzilerine çıkarıldı. Bu kişiler, kuşatma altındaki şehirdeki sivillere ateş açarak “bir savaş deneyimi yaşama” fırsatı satın almıştı. “Sarajevo Safari” iddiaları ilk kez 2022’de yayımlanan bir belgeselle geniş kitlelere ulaştı. Yakın zamanda Sırbistan Cumhurbaşkanı’nın ismi de bu dava ‘gönüllü sniper’ olarak kendine yer buldu. Vučić’in 1990’lardaki Bosna savaşında sivillere karşı işlenen bir “insan avı” olayına karıştığı ileri sürüldü. Vučić, Bosna savaşı sırasında 20’li yaşlarının ortalarındaydı. Bu gençlik döneminde güçlü bir Sırp milliyetçisiydi. Hem o dönemde hem de siyasi kariyerinin doruk yaptığı Cumhurbaşkanlığı sırasında Srebrenitsa kasabı Radko Mladiç’e olan hayranlık ve saygısını defalarca dile getirmişti. Bugün itibariyle Vučić’in fikir dünyasında değişiklikler olmuş gibi görünse de son zamanlarda dile getirilen iddialar, Vučić’in Bosna savaşında katliamlara gönüllü olarak dahil olduğunu ortaya koymaktadır.

Görsel 1: Vučić’in Bosna Savaşı Sırasında Elinde Tüfekli Fotoğrafı

Kaynak: GZT

Hırvat araştırmacı gazeteci Domagoj Margetić, İtalya’nın Milano şehri savcılığına resmi bir suç duyurusunda bulunarak Vučić’i 1992-95 yılları arasındaki Saraybosna Kuşatması esnasında sivillerin keskin nişancılarca avlanması olayına dahil olmakla suçladı. “Sarajevo safari” olarak adlandırılan bu dehşet verici iddiaya göre, zengin “savaş turistleri” Saraybosna’yı kuşatan Bosnalı Sırp birliklerinin mevzilerine para karşılığı getirilip şehirdeki masum insanları hedef alarak vurdular. İtalyan savcılar şu an, bu iddia kapsamında yabancı keskin nişancı turistleri tespit etmeye yönelik bir soruşturma yürütmeye devam etmektedir. İşte bu soruşturma çerçevesinde, o dönemde genç bir Sırp gönüllü olan Aleksandar Vučić’in de Saraybosna’daki keskin nişancı noktalarından birinde mevzilendiğine dair bazı tanık ifadeleri ve iddialar gündeme geldi. Margetić’in sosyal medyada paylaştığı belgelerde, Vučić’in Saraybosna’daki askeri noktalardan birinde görüldüğü ve oradan yabancı keskin nişancıların sivil hedeflere ateş açmasına şahit olduğu öne sürüldü.

Görsel 2: Margetic’in İddianamesinin Türkçe Versiyonu

Kaynak: X

Bu iddialara göre Vučić, Sırp gönüllülerinin bir üyesiydi ve Bosna savaşına aktif olarak katılmıştı. Sırp Radikal Parti’nin kontrolünde bulunan paramiliter bir birlikte görev yapmıştı. Hem de ellerinde sivil Bosna halkının kanı olan radikal Sırp komutan Slavko Aleksic’in komutası altında bulunmuştu. Görevleri ise Saraybosna’daki Yahudi mezarlığının çevresine konuşlanmaktı ve bu hat en yoğun çatışmaların olduğu hattı. Ayrıca burası savaş boyunca para karşılığı düzenlenen “insan safarilerinin” en prestijli ve en kanlı duraklarından biri olarak anılmaktadır. Özellikle İtalya’dan gelen varlıklı müşteriler için organize edildiği öne sürülen bu nokta, sivillerin ve hatta çocukların hedef alındığı “siparişli atışların” merkezi olarak tarif edilmektedir.

Görsel 2: Vučić’in Bosna Savaşı Sırasındaki Görüntüsü

Kaynak: The Telegraph

Bilindiği gibi savaş sırasında Saraybosna tepe bölgelerinden kuşatmaya alınmış ve sivil insanlar bu tepelerden yapılan atışlarla katledilmişti. Vučić’in bulunduğu birlik de bu misyonla kuşatma bölgesinde görevliydi. Vučić savaşa ikinci yılında yani 1993’te dahil olmuştu. Yine aynı iddialarda Sırp Çetnik Hareketinin kurucularından Mirko Blagojevic, “Vučić öğrenci olarak Bosna’ya geldi ve gönüllü oldu” demektedir.

Görsel 3: Saraybosna’daki “Dikkat Keskin Nişancı” Yazısı

Kaynak: Al Jazeera

Vučić cephesi bu suçlamalara sert tepki gösterdi. Aslında Vučić, Saraybosna kuşatmasıyla ilgili iddiaları ilk defa duymadı. Daha önce 2021 yılında bir Bosna televizyon kanalına verdiği mülakatta, “Saraybosna’yı asla vurmadığını” kesin bir dille ifade etmiş ve gençlik dönemindeki milliyetçi söylemlerine atıfla bu tür suçlamaların “siyasi manipülasyon” olduğunu savunmuştu. Şimdi de benzer şekilde, başlatılan hukuki girişimin mesnetsiz olduğunu belirten Vučić, “Hiçbir zaman keskin nişancı olmadım, kimseyi öldürmedim” diyerek kendisini savundu. Bu yazıda Bosna’da keskin nişancı olduğu iddiasıyla hakkında dava başlatılan Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vučić’in portresi ele alınacaktır.

Gençlik Yılları ve Eğitimi

Aleksandar Vučić, 5 Mart 1970 tarihinde Belgrad’da dünyaya geldi. Babası Anđelko ekonomik alanda uzmanlaşmış bir iktisatçı, annesi Angelina (Milovanov) ise gazeteci olup ikisi de ekonomi eğitimi almış kişilerdi. Vučić’in aile kökenleri, Yugoslavya’nın kanlı geçmişiyle yakından ilişkilidir. Baba tarafından dedesi ve akrabalarının bir kısmı II. Dünya Savaşı sırasında Hırvat Ustaša milisleri tarafından öldürüldü. Ailesi bu sebeple Bosna’nın Bugojno yakınlarındaki köylerinden kaçarak Belgrad’a yerleşmiştir. Bu tarihsel travmanın, genç Aleksandar’ın ileride benimsediği milliyetçi dünya görüşünü etkilediği söylenebilir. Annesi ise Voyvodina bölgesindeki Bečej kasabasındandır. Ailenin bu geçmişi, Vučić’in ileride sıkça vurgu yapacağı Sırp milliyetçiliği anlatısının sosyokültürel zeminini hazırlamıştır.

Görsel 4: Vučić’in Gençlik Fotoğrafı

Kaynak: Index HR

Vučić, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını Yeni Belgrad semtinde geçirdi. İlkokulu Branko Radičević Okulu’nda okuduktan sonra Zemun’da dil ağırlıklı bir liseyi bitirdi. Başarılı bir öğrenci olarak Belgrad Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi ve buradan mezun oldu. Eğitim hayatının bir parçası olarak İngiltere’nin Brighton kentinde bir süre bulunup İngilizce dilini geliştirdi. Yine bu dönemde Londra’da kısa bir süre tüccarlık yaparak iş hayatını deneyimledi. Kişisel yaşamında satranç meraklısı ve geniş bir kütüphane sahibi bir entelektüel olarak tanınan Vučić, İngilizce ve Rusçayı akıcı konuşmaktadır. Kendisi aynı zamanda Fransızca bilmekte ve Almanca öğrenmektedir.

Görsel 5: Vučić ve Eşi Tamara Vučić

Kaynak: Indev HR

Genç Vučić, üniversite sonrasında Yugoslavya’ya döndüğünde gazetecilik mesleğine ilgi duydu. Bosna Savaşı sırasında, Sırp Cumhuriyeti’nin fiili başkenti Pale’de gazeteci olarak çalışırken dönemin tanınmış Sırp liderleriyle temas kurma fırsatı buldu. Bosnalı Sırpların siyasi lideri Radovan Karadžić ile röportaj yaptı, Srebrenitsa soykırımını gerçekleştiren Sırp komutan Ratko Mladić ile satranç oynadı. Bu deneyimler, onun Sırp milliyetçi davasına yakınlığını pekiştirirken bölgesel politik dinamikleri yakından tanımasını sağladı. Öte yandan, Vučić’in fanatik bir spor taraftarı olduğu ve özellikle Kızılyıldız futbol kulübünün ateşli bir destekçisi olduğu da bilinmektedir. Hatta Mayıs 1990’da Zagreb’de Dinamo Zagreb-Kızılyıldız maçı sırasında çıkan büyük isyana tanıklık etmiştir. Bu olay, Yugoslavya’nın dağılma sürecinde spor sahalarında bile etnik gerginliklerin patlak verdiği dönemin simgesel anlarından biriydi.

Sırp Radikal Partisindeki Siyaset Yılları

Vučić, henüz 23 yaşındayken Sırbistan’ın o dönemdeki en uç sağ partilerinden biri olan Sırp Radikal Partisi’ne (SRS) katılarak aktif siyasete adım attı. SRS, Büyük Sırbistan ideali etrafında şekillenen sert milliyetçi ideolojisi ve Avrupa karşıtlığı ile biliniyordu. Vučić’in hitabet yeteneği ve parti tabanındaki popülaritesi sayesinde hızlı bir yükseliş gösterdi. 1993 sonunda yapılan parlamento seçimleriyle henüz 24 yaşında milletvekili seçildi ve takiben 1994’te SRS’nin genel sekreterliği görevine getirildi.

Genç bir politikacı olarak sivrilen Vučić, 1996’da partisi Belgrad’ın Zemun belediyesinde yerel seçimleri kazandığında ilk idari görevine kavuştu. Zemun’daki Pinki İş ve Spor Merkezi’nin müdürlüğünü üstlendi. Bu görev belki mütevazıydı ancak Vučić, tesislerin yenilenmesi ve kâra geçirilmesiyle yönetim becerilerini sergilediğini ileride özellikle vurgulayacaktı. Fakat asıl siyasi etki alanını genişletmesi, 1998 yılında gerçekleşti.

Görsel 6: Vučić’in Genç Yaşta Siyaset Yaparken Fotoğrafı

Kaynak: Ekonomisti

Slobodan Milošević yönetiminin son dönemlerinde, Mart 1998’de Vučić sürpriz bir şekilde Mirko Marjanović başkanlığındaki koalisyon hükûmetinde Enformasyon (Basın-Yayın) Bakanı olarak kabineye girdi. Henüz 28 yaşında üstlendiği bu bakanlık görevi, Yugoslavya’nın çalkantılı bir dönemine rastladı. Vučić, bu koltukta oturduğu 1998-2000 yılları arasında basın özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtlayan uygulamalarıyla ün kazandı. Özellikle Kosova Savaşı sırasında hükûmet aleyhine yayın yapan gazetecilere ağır para cezaları kesilmesi, muhalif televizyon kanallarının kapatılması veya yabancı yayınların yasaklanması gibi tedbirler onun imzasını taşıyordu. 1998’de yürürlüğe konulan yeni medya yasası, Avrupa’nın en kısıtlayıcı basın mevzuatlarından biri olarak anılmaktadır. Bu yasa ile hükûmeti eleştiren yayınlara yüksek para cezaları verildi, ödenmediğinde yayın organlarının mal varlıklarına el konuldu. Vučić bu dönemde devlet televizyonunu da sıkı denetim altında tutarak, haberciliğin tek sesli hale gelmesine katkı sağladı. NATO’nun Sırbistan’ı bombalamasıyla doruğa çıkan 1999 krizinde, Vučić tüm Belgradlı gazetecileri toplayıp yazılı medyaya sansür talimatları vermekle ve NATO ülkelerinden gazetecileri ülke dışına çıkmaya zorlamakla eleştirildi. Bu sert uygulamalar nedeniyle Vučić, akademisyenlerce “yüzyılın sonunda Sırbistan’da medya politikasını biçimlendiren önemli figürlerden biri” olarak tanımlanmıştır.

Görsel 7: Vučić’in Enformasyon Bakanlığı Döneminden Bir Fotoğraf

Kaynak: Ekonomisti

Basın üzerindeki bu baskıcı icraatları Vučić yıllar sonra sorgulamaya açmış ve hatalı olduğunu itiraf etmiştir. 2014 yılında geçmişine dair, “Tüm siyasi hatalarımı itiraf etmekten hiçbir zaman utanmadım” diyerek o dönemdeki tutumunun yanlışlığını kabul ettiğini kamuya açıkladı. Bu özeleştiri, Vučić’in sonraki siyasi dönüşümünün ilk habercisi niteliğindeydi.

Vučić, Milošević rejiminin Ekim 2000’deki Buldozer Devrimi ile devrilmesinin ardından muhalefet saflarına geçti. 2000’li yılların başından 2008’e kadar Radikal Parti’nin önde gelen isimlerinden biri olarak muhalefette sert bir çizgi izledi. Bu dönemde Belgrad belediye başkanlığı için iki kez (2004 ve 2008’de) aday oldu ancak her iki seçimde de başarılı olamadı. SRS saflarında giderek artan tecrübesiyle bilinen Vučić, aynı zamanda 1990’lardaki sert milliyetçi retoriğini sürdürdü. Örneğin Bosna Savaşı sırasında ve sonrasında yaptığı bazı açıklamalar, özellikle Srebrenica soykırımı sonrasında parlamentoda sarf ettiği “bir Sırp’a karşılık 100 Müslüman öldürürüz” gibi aşırı ifadeler, uluslararası camiada tepki çekmişti. Bu tür söylemler onun ismine 1990’larda gölge düşürdüyse de Vučić bunları daha sonraları “gençlik hatası” olarak nitelendirip değiştirdiğini iddia etti.

2008 yılı, Vučić’in siyasi hayatında bir kırılma noktası oldu. Partisinin lideri Vojislav Šešelj’in o dönemde Lahey’de yargılanmak üzere bulunması ve SRS içinde Avrupa ile ilişkiler konusunda yaşanan görüş ayrılıkları, partide bölünmeye yol açtı. Şešelj’in yokluğunda fiili liderlik yapan genel başkan yardımcısı Tomislav Nikolić, SRS’nin AB üyeliği konusundaki katı tutumuna itiraz ederek Eylül 2008’de partiden ayrıldı. Nikolić, mecliste “İleri, Sırbistan!” (Napred Srbijo!) adında yeni bir parlamento grubu kurarken, Aleksandar Vučić’e de bu harekete katılması çağrısında bulundu.

Görsel 8: Vučić ve Nikolić’in Fotoğrafı

Kaynak: Ekonomisti

SRS tabanında en popüler figürlerden biri olan Vučić, bu davete olumlu yanıt verdi ve 14 Eylül 2008’de dramatik bir kararla Sırp Radikal Partisi’nden istifa ettiğini açıkladı. Ertesi gün siyasetten geçici olarak çekileceğini duyursa da bu fiilen sadece birkaç hafta sürdü. 6 Ekim 2008’de bir televizyon röportajında Vučić, Nikolić tarafından kurulmakta olan Sırp İlerleme Partisi’ne (SNS) katılacağını resmen doğruladı ve partinin genel başkan vekili görevini üstlendiğini ilan etti. Bu adım, Vučić’in ultranasyonalist kimliğinden koparak merkeze yönelişinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.

Sırp İlerleme Partisi ve İktidara Yükseliş

2008 sonlarında kurulan Sırp İlerleme Partisi (SNS), Vučić ve Nikolić ikilisinin önderliğinde hızla örgütlendi. Vučić bu yeni partide ilk etapta Nikolić’in yardımcısı pozisyonundaydı ve kamuoyuna sık sık değiştiğini, eski sert tutumlarını geride bıraktığını anlatan mesajlar verdi. Nitekim 2010 yılında Srebrenica soykırımı hakkında “orada korkunç bir suç işlendi ve bunu yapan Sırplardan utanıyorum” diyerek geçmiş söylemlerinden keskin bir kopuşu temsil eden ifadeler kullandı. Aynı röportajda “Değiştiğimi saklamıyorum, bununla gurur duyuyorum. Yanılmışım; ülkem için en iyisini yaptığımı sanıyordum ama sonuçları gördüm ve başarısız olduk, itiraf etmeliyiz” sözleriyle dönüşümüne vurgu yaptı. Bu açıklamalar, Vučić’in popülist bir muhafazakâr olarak yeni imajını pekiştirdi. Zira artık Batı karşıtı cepheden Avrupa entegrasyonunu en azından söylemsel olarak benimseyen bir çizgiye gelmişti.

2012 yılı Sırbistan siyaseti için bir değişim yılı oldu. Mayıs 2012’de yapılan genel seçimlerde Nikolić liderliğindeki SNS, oy oranını ciddi şekilde artırarak en büyük parti haline geldi. Aynı günlerde gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçiminde Tomislav Nikolić sürpriz bir şekilde rakibi Boris Tadić’i mağlup ederek Sırbistan Cumhurbaşkanı seçildi. Nikolić cumhurbaşkanı olduktan sonra partinin başkanlığından ayrılınca, SNS’nin geçici liderliği Vučić’e geçti. 24 Mayıs 2012’de resmen parti genel başkan vekili olarak liderliği üstlenen Vučić, aynı yıl Eylül ayında düzenlenen SNS parti kongresinde delegelerin oybirliğiyle parti genel başkanlığına seçildi. Böylece Vučić, kurucusu olduğu partinin tam kontrolünü eline alarak siyasi gücünü pekiştirdi.

Seçimlerin ardından SNS, geleneksel rakibi Sırp Sosyalist Partisi (SPS) ile koalisyon kurarak iktidara geldi. Temmuz 2012’de kurulan Ivica Dačić başbakanlığındaki hükümette, Aleksandar Vučić hem Başbakan Birinci Yardımcısı hem de Savunma Bakanı olarak kritik iki görevi birden üstlendi. Fiilen hükümetin ikinci adamı olsa da birçok kişiye göre asıl güç merkezi Vučić’in kendisiydi. Zira en büyük parti olan SNS’nin lideri olarak hükümet politikalarını belirlemede başbakandan daha etkili konumdaydı. Nitekim bu dönemde yolsuzlukla ve organize suçla mücadele vaatleriyle kamuoyunda büyük popülarite kazandı. Vučić, geçmiş hükümetlerin göz yumduğu iddia edilen bazı büyük yolsuzluk dosyalarını açarak üst düzey tutuklamalar gerçekleştirdi. Özellikle bazı zengin iş insanları ve eski yöneticilerin karıştığı tartışmalı özelleştirme ihalelerini soruşturma girişimi, halk arasında “rüşvet ve mafyaya karşı savaş” şeklinde takdir topladı. Vučić, 2012-2013 döneminde Savunma Bakanlığı görevi yanında sürdürdüğü bu yolsuzlukla mücadele söylemi sayesinde kamu desteğini ve uluslararası çevrelerin dikkatini çekmeyi başardı.

Başbakanlık Dönemi

2014 başında Aleksandar Vučić, popülaritesinin zirvesindeyken stratejik bir hamleyle erken parlamento seçimine gitme kararı aldı. Vučić “Ülkenin Avrupa Birliği üyelik hedefini güvence altına almak ve mevcut reform rotasına istikrarlı bir şekilde devam etmek için yeni bir güçlü yetkiye ihtiyaç var” diyerek meclisin yenilenmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı üzerine dönemin Cumhurbaşkanı Tomislav Nikolić, meclisi feshederek 24 Nisan 2014’te erken seçime gidileceğini açıkladı. Seçim sonuçları Vučić ve partisi SNS için büyük bir zaferdi. SNS liderliğindeki koalisyon oyların yaklaşık %48’ini alarak 250 sandalyeli mecliste 158 milletvekili çıkardı. Bu sonuçla SNS ezici bir çoğunluk elde etmiş, Vučić rakipsiz biçimde hükümeti kurma görevini almıştır. 27 Nisan 2014’te Ivica Dačić’ten görevi devralan Aleksandar Vučić, resmen Sırbistan Başbakanı oldu.

Görsel 9: Vučić’in Seçim Sürecindeki Bir Fotoğrafı

Kaynak: New York Times

Başbakanlık görevini üstlenir üstlenmez Vučić, ülkenin ekonomik durumunu düzeltmeye odaklanacağını ilan etti. 2014 yılında Sırbistan ekonomisi yüksek bütçe açığı ve artan borç yükü ile kırılgan bir yapıdaydı. Vučić hükûmeti, kemer sıkma politikaları uygulamaya koyarak kamu harcamalarını kontrol altına almayı hedefledi. Bu kapsamda kamu sektöründe maaşlar ve emekli aylıkları geçici olarak %10 civarında kesintiye uğradı, devlet dairelerinde yeni işe alımlar donduruldu.

Alınan bu sert tedbirler başlangıçta yaşam standardını düşürerek halktan tepki çekse de Vučić bunların gerekli olduğunu savundu ve ülkeyi iflasın eşiğinden geri döndürdüğünü iddia etti. Nitekim uluslararası finans çevreleri bazı olumlu sinyaller verdi. 2015 Şubat ayında Sırbistan, IMF ile 1,2 milyar avroluk stand-by anlaşması imzaladı ve Vučić bu anlaşmayı mali disiplin için bir güvence olarak sundu. Avrupa Birliği yetkilileri ile IMF, Sırbistan’ın mali reformlarını övgüyle karşıladılar. 2015 sonunda AB, Sırbistan ile tam üyelik müzakerelerinde ilk müzakere fasıllarını açtı ve bunu Vučić liderliğindeki reformların başarısı olarak nitelendirdi. Ekonomik göstergeler de kademeli iyileşme sinyalleri verdi 2016 itibarıyla ülke GSYİH’si yeniden büyüme trendine girerken bütçe açığı daraldı, kamu borcunun milli gelire oranı düşüşe geçti.

İç politikada ise Vučić, iktidarını sağlamlaştırmak için medya stratejisini ustaca kullandı. 2014’ten itibaren ülkedeki ana akım medya organlarının önemli bir kısmı hükümet yanlısı iş insanlarının kontrolüne geçti ve eleştirel yayınlar marjinalize edildi. Bağımsız gazeteciler ekonomik baskılarla yıldırıldı. Örneğin hükümeti eleştiren yayınlara yönelik resmi ilan ve reklam gelirleri kesilirken, yandaş basına kamu bankaları ve şirketleri eliyle mali destek sağlandı.

Cumhurbaşkanlığı Dönemi

2017 başlarında Sırbistan’da gözler cumhurbaşkanlığı seçimine çevrilmişti. Anayasa gereği yürütme yetkileri sınırlı, daha çok temsili bir makam olan Cumhurbaşkanlığı için Vučić başlangıçta aday olmayacağını ima etmişti. Ancak siyasi hesaplar değişti ve 14 Şubat 2017’de aniden adaylığını ilan etti. O sırada görevdeki Cumhurbaşkanı Tomislav Nikolić’in yeniden aday olacağı yönünde spekülasyonlar çıksa da Nikolić son anda yarıştan çekilerek Vučić’i ve partisi SNS’i desteklediğini açıkladı. Bu, iktidar partisinin tam desteğini alan Vučić’in seçimi ilk turda kazanma ihtimalini yükseltiyordu.

Nitekim 2 Nisan 2017’de gerçekleştirilen seçimlerde Aleksandar Vučić oyların %56,01’ini alarak ilk turda yeni cumhurbaşkanı seçildi. En yakın rakibi, bağımsız aday eski Ombudsman Saša Janković %16,6 oyda kaldı. Diğer önemli adaylar arasında genç bir aktivist-komedyen olan Luka Maksimović ve eski Dışişleri Bakanı Vuk Jeremić bulunuyordu. Vučić’in zaferi beklenen bir sonuç olsa da seçim sürecindeki medya dengesizliği ve devlet kaynaklarının iktidar lehine kullanımı gibi iddialar muhalefetin tepkisini çekti. Bir araştırmaya göre Vučić’in seçim kampanyası devlet televizyonlarında rakiplerinin toplamının 10 katından fazla yer almış, bu durum yarışın adil olmadığı eleştirilerine yol açmıştı.

Görsel 10: Vučić’in Seçim Kampanyasında Buzdolabından Çıkış Fotoğrafı

Kaynak: CINS

Cumhurbaşkanlığının ilk aylarında Vučić, geleneksel teamülleri zorlayan bazı adımlar attı. Örneğin, cumhurbaşkanını korumakla görevli özel polis birimini lağvedip yerine kendisini başbakanlığı döneminde koruyan askeri özel timden (Cobras) bazı kişileri getirdi. Bu atama kanunilik açısından tartışma yarattıysa da Vučić’in güvenlik bürokrasisini de tamamen sadakat temelinde dizayn etmek istediği şeklinde yorumlandı. Eylül 2017’de konvoyuna Belgrad’da bir aracın çarpması ve üç kişinin tutuklanması olayı, yandaş medya tarafından “cumhurbaşkanına suikast girişimi” manşetleriyle verildi. Muhalefet ise bunun abartılı bir kurgu olduğunu, eski bir aşırı milliyetçi olan Vučić’in şimdi de mağdur rolüne soyunup halkın dikkatini gerçek sorunlardan uzaklaştırmaya çalıştığını öne sürdü.

Dış Politikada Denge: Kosova, Rusya ve Batı ile İlişkiler

Vučić, geçmişteki sert milliyetçi çizgisinin aksine son yıllarda Kosova konusunda daha pragmatik ve diyalog yanlısı bir tutum sergilemeye çalışmıştır. Başbakan yardımcılığı döneminden itibaren, AB ara buluculuğunda Belgrad-Priştine arasındaki diyalog süreçlerinde aktif rol aldı. 2013 yılında dönemin AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’ın arabuluculuğunda imzalanan Brüksel Anlaşması’nın mimarlarından biri Vučić idi. Bu anlaşmayla ilk kez 1999’dan beri Kosovalı Sırpların statüsüne dair uluslararası meşruiyeti olan düzenlemeler yapılması sağlandı.

Vučić bizzat Kosova’nın kuzeyine giderek Sırp halkına “geçmişi bırakıp geleceği düşünme” çağrısı yapmış ve anlaşmaya destek olmalarını istemiştir. Bununla birlikte, Sırbistan resmi olarak Kosova’nın bağımsızlığını tanımama politikasını sürdürmektedir ve Vučić de bu ulusal çizgiyi bozmamıştır.

Görsel 11: Vučić, Kosova’nın kuzeyindeki Mitrovica’da yaptığı bir konuşmada soykırım suçlusu Miloseviç’i “şüphesiz en iyi niyetlere sahip büyük bir Sırp lider” olarak nitelendirdi.

Kaynak: Ekonomisti

Vučić zaman zaman iç kamuoyuna yönelik milliyetçi mesajlar vermekten de çekinmedi. Örneğin 2018’de Kosovalı Sırplara hitaben yaptığı bir konuşmada “Slobodan Milošević büyük bir Sırp lideriydi, iyi niyetleri vardı ama sonuçlar çok kötü oldu” diyerek geçmiş Sırp liderlerini yüceltip hatalarının da altını çizen karmaşık bir mesaj verdi. Bazılarına göre Vučić, nihai çözüm olarak Kosova’nın bölünmesi ya da Sırpların yoğun yaşadığı kuzey kesiminin Sırbistan’a katılması fikrine açık kapı bırakmaktadır. Vučić’in “Arnavutlarla etnik sınır çizilmeli” sözleri buna işaret eden çıkışlar olarak yorumlanmıştır. Vučić yönetimi, 2020’de ABD aracılığında Priştine ile ekonomik normalleşme anlaşması imzalamış (Washington Anlaşması), Sırbistan’ın İsrail’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması gibi maddeleri kabul etmiştir. Ancak nihai siyasal çözüm konusunda halen kapsamlı bir uzlaşı sağlanabilmiş değildir.

Vučić’in dış politikadaki belki de en dikkat çekici yönü, Sırbistan’ı Doğu ile Batı arasında denge politikasıyla yönetmesidir. Bir yandan Sırbistan’ın stratejik hedefinin AB üyeliği olduğunu dile getirirken diğer yandan tarihi ve kültürel bağların güçlü olduğu Rusya ile yakın ilişkileri korumaya özen göstermiştir. Örneğin 2014’te Ukrayna krizi ve Rusya’nın Kırım’ı ilhakı sonrasında Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğu Rusya’ya yaptırım uygularken, Sırbistan Vučić liderliğinde bu yaptırımlara katılmayı reddetti. Vučić defalarca “Sırbistan Avrupa entegrasyonuna bağlı kalacak ancak Rusya ile geleneksel dostluğunu sürdürecek” diyerek iki tarafla da iyi geçinme politikasını vurguladı.

Rusya ile ekonomik ilişkiler Vučić döneminde genişletildi. Özellikle tarım ürünleri ihracatında ve enerji alanında iş birliği arttı. 2016’da dönemin Rusya Başbakan Yardımcısı Dmitry Rogozin ile görüşmesinde Vučić, Sırbistan’ın Rus yapımı füze savunma sistemleri satın alma olasılığını gündeme getirerek askeri alanda da Moskova ile yakınlaşabileceğini gösterdi. Aralık 2017’de cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk resmi Moskova ziyaretini gerçekleştiren Vučić, Rusya Federasyonu’na asla yaptırım uygulanmayacağını, Sırp ulusal çıkarlarını koruduğu için Rusya’ya minnettar olduğunu ifade etti. Ziyarette iki ülke arasında savunma sanayi ve enerji iş birliğini güçlendirecek anlaşmalar da ele alındı. Hatta 2020’de II. Dünya Savaşı zaferinin 75. yıl dönümü için Moskova’daki askeri geçit törenine bizzat katıldı. Karşılığında Rus lider Vladimir Putin’in de Belgrad’ın kurtuluş yıldönümü törenlerine katılması planlandı.

Görsel 12: Putin’in Vučić’i Karşılama Töreninden Bir Fotoğraf

Kaynak: The Parliament

Bunun yanında Vučić, Batı başkentleriyle de ilişkileri koparmamaya gayret etti. 2017’de Washington’a giderek ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile görüştü. Bu görüşmede ABD, Sırbistan’ın AB yolunda attığı adımlara desteğini yinelerken Vučić de Kosova ile ilişkilerin normalleşmesinin bölgesel istikrar için şart olduğunu vurguladı. Ancak Sırbistan’ın aynı anda iki tarafa oynayan tutumu, zaman zaman eleştirilere de yol açıyor. Özellikle ABD Dışişleri yetkilileri, “bir ülke aynı anda iki sandalyede oturamaz” diyerek Belgrad’ın Rusya ile fazla yakınlaşmasının risklerine dikkat çekmiştir. Vučić ise bu denge politikasının Sırbistan’ın çıkarına olduğunu, AB üyesi olmaya çalışırken Rusya gibi geleneksel müttefiklerini kaybetmeyeceğini savunmaktadır. Sırbistan, komşu Karadağ’ın aksine NATO’ya üye olmayacağını açıkça ilan etmiş durumdadır. Zira NATO’ya yönelik toplumsal tepki olan 1999 yılındaki bombardıman hafızalarda taze durmaktadır.

 Vučić Döneminde Türkiye ile İlişkiler

Vučić liderliğinde Sırbistan’ın Türkiye ile ilişkileri dikkate değer ölçüde gelişmiştir. Geçmişte Belgrad-Ankara hattı, tarihî önyargılar ve Yugoslavya’nın dağılması sonrası belirsizlikler nedeniyle sınırlı düzeyde seyrederken, son yıllarda iki ülke arasında adeta bir “altın çağ” yaşandığı Vučić tarafından dile getirilmektedir. Sırbistan Cumhurbaşkanı, Türkiye’yi Balkanlar’ın en büyük oyuncularından ve küresel ölçekte önemli bir güç olarak tanımlayarak Ankara ile mümkün olan en iyi ilişkileri sürdürmenin Sırbistan’ın çıkarına olduğunu vurgulamıştır. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile kurduğu kişisel dostluk, bu yakınlaşmada önemli rol oynamaktadır. Vučić, Erdoğan’ı defalarca “iyi bir dost” diye nitelemiş, Erdoğan da Sırbistan ile ilişkilerin tarihî zirvede olduğunu, iki ülke arasındaki iş birliğinin bölgesel barış ve istikrara katkı sunduğunu ifade etmiştir.

Ekonomik ve diplomatik alanda somut adımlar bu söylemi desteklemektedir. İki ülke arasındaki ticaret hacmi Vučić döneminde belirgin şekilde artmış, Sırbistan’da Türk yatırımları (özellikle altyapı ve tekstil sektörlerinde) çoğalmıştır. Belgrad ile Ankara, Sırbistan’ın güneyindeki Sancak bölgesine yatırımlar, karşılıklı vizelerin kaldırılması ve eğitim-kültür projeleri gibi konularda da yakın temas halinde olmuştur. 2017’de Vučić, Türkiye’yi “bölgesel bir süper güç” olarak tanımlarken, Sırbistan’ın Türkiye ile dostane ilişkiler kurmak için çok çaba sarf ettiğini söylemiştir.

Ancak Belgrad-Ankara ilişkileri her zaman sorunsuz ilerlememektedir. Özellikle Kosova meselesi, iki ülkenin çıkarlarını karşı karşıya getirebilmektedir. Türkiye, Kosova’nın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden biri olup Kosova’da yaşayan Türk ve Arnavut topluluklarla yakın ilişkilere sahiptir. Sırbistan ise Kosova’yı kendi toprağı saymaya devam etmektedir. 2023 sonbaharında bu gerilim somut bir krize yol açtı. Türkiye, Kosova güvenlik güçlerine modern insansız hava araçları (İHA’lar) tedarik etmeye başladı. Ekim 2025’te Kosova Başbakanı Albin Kurti, Türkiye’den aldıkları insansız kamikaze droneların teslimatını kutlayan açıklamalar yapınca, Vučić sert tepki gösterdi. Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada “Türkiye’nin Batı Balkanlar’da istikrar istemediğinin artık açıkça görüldüğünü” ve “yine Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden kurma hayalleri kurduğunu” dile getirerek Ankara’yı eleştirdik. Bu sıra dışı sert çıkış, Vučić ile Erdoğan arasındaki “altın çağ” söyleminin çatlamaya başladığı yorumlarına yol açtı. Vučić, “Bir yıl öncesine kadar bize İHA teklif eden ‘sevgili dost’tan, şimdi Kosova’ya silah gönderen ve sert mesajlar veren birine dönüşüldü” diyerek hayal kırıklığını ifade etti. Ancak birkaç gün içinde Sırp lider tansiyonu düşürmeye yönelik adımlar attı. Belgrad’da düzenlediği bir basın toplantısında, yaptığı paylaşımın yanlış anlaşılmaması gerektiğini söyleyerek “Türkiye ile en iyi ilişkileri istiyoruz… Türkiye ile ilişkilerimizde altın çağımızı yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Gürkan Demir, Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısıdır.

Gürkan Demir
Gürkan Demir

Gürkan Demir, İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde yazdığı “Türkiye’nin Terörle Mücadelede Önleyici Müdahale Stratejisi” başlıklı tez ile yüksek lisansını tamamladı. Ardından Kamu Diplomasisi alanında bir yüksek lisans derecesi daha aldı. Çalışma alanları arasında terör, uluslararası güvenlik, balkanlar, kamu diplomasisi ve siyasal iletişim gibi konular bulunmaktadır. Demir’in editörlüğünü üstlendiği 21. Yüzyıl Türk Dış Politikasına Bölgesel Bakışlar ve Yeniden Jeopolitik: Bölgesel İstikrar Arayışları adlı iki kitap çalışması ve kendi kaleme aldığı Türkiye’nin Terörle Mücadele Strateji adlı bir kitap çalışması bulunmaktadır. Milat Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Demir, Türkiye Araştırmaları Vakfı’nda araştırmacı olarak çalışmaktadır.

İLGİLİ MAKALELER

Zohran Mamdani

Rob Jetten

Geert Wilders

Çok Okunan