Mart 1978’de İsrail güçlerinin güney Lübnan’dan geri çekilmesini teyit etmek, uluslararası barış ve güvenliği yeniden sağlamak ve Lübnan hükümetinin bölgedeki kontrolünü yeniden sağlamaya yardımcı olmak amacıyla kurulan UNIFIL (United Nations Interim Force in Lebanon), süreç içinde Lübnan’daki misyonu nedeniyle zaman zaman ülke siyasetinin gündemini oluşturdu. Bununla birlikte Gazze savaşının başlamasından sonra İsrail’in UNIFIL güçlerine yaptığı saldırılar, birliğin misyonunun daha fazla sorgulanmasına neden oldu. Geçtiğimiz kasım ayında İsrail’in Rumiyeh bölgesinde barış gücü askerlerine açtığı ateş sonucu çok sayıda askerin yaralanması, Birleşmiş Milletlere ait ekipmanların tahrip olması sonucunda askerlerin geri çekilmek zorunda kalması her ne kadar uluslararası arenada yankı bulsa da gelen tepkilerin hiçbiri ne İsrail’in güney Lübnan’daki operasyonlarının önüne geçebildi ne de UNIFIL’in yetki alanını artırabildi. Aksine İsrail’in 1996’daki Gazap Üzümleri operasyonunda UNIFIL’e sığınan 100’den fazla sivili öldürmesi nedeniyle barış gücü askerlerinin sayısının düşürülmesi söz konusu olmuş, 2006 savaşında da benzer saldırıları yapan İsrail karşısında barış gücü askerleri sivilleri kurtarmaya çalışmak dışında bir karşılık verememişti.
8 Ekim 2023’te Hizbullah ve İsrail arasında başlayan savaşta barış gücü askerlerinin görevi 1701 Güvenlik Konseyi Kararı uyarınca görevlerini yerine getirerek pozisyonlarında kalmak ve devriye gezerek Lübnan Silahlı Kuvvetleri ile koordineli hareket etmekten öteye gitmedi. İsrail, bu anlamda UNIFIL’i Hizbullah’ı engellememekle suçlarken güney Lübnan’ı barış gücünden tamamen arındırmaya yönelik operasyonlarını da kendince meşru zemini oluşturmuş oldu. İsrail’in saldırgan tavrına İrlanda’dan askerlerini güney Lübnan’dan çekme talebinin eklemesiyle gerilim artarken, İrlanda tarafından talebin reddedilmesi ve İrlanda’yı diğer ülkelerin desteklemesi İsrail’in UNIFIL meselesini ABD üzerinden çözme planlarını devreye sokmasına neden oldu.
UNIFIL’in Görev Süresi Uzayacak mı?
UNIFIL’in görev süresi, Lübnan hükümetinin talebi üzerine Güvenlik Konseyi tarafından her yıl ağustos ayı sonunda yenilenmektedir. Bu bağlamda Lübnan ordusunun güneyde kontrolü tam anlamıyla henüz sağlayamamış olması göz önünde bulundurulduğunda, 2749 sayılı kararın kabul edilmesiyle birlikte birliğin görev süresinin 31 Ağustos 2025’te yeniden uzatılması beklenmektedir. Bununla birlikte UNIFIL’in Lübnan’daki geleceğine dair çok sayıda senaryo ortaya atılmaktadır. Öncelikle pro-İsrail tarafı Hizbullah’ın bölgedeki varlığının sona ermediğini ve silah akışının devam ettiğini öne sürerek barış gücünün işlevsizliği üzerinden BM’ye baskı yapmaktadır. Öte yandan ateşkes öncesi çok defa doğrudan hedef olan UNIFIL’in, ateşkes sonrasında doğrudan hedef olmayacağı tahmin edilse de İsrail’in iki hafta önce bir UNIFIL menzilini hedef alması, baskının karşılık bulması için gösterdiği agresif tavrını da ortaya koymaktadır.
İsrail’in güney Lübnan’da işgal ettiği beş bölge dışında barış gücü olsa dahi tüm birliklerden arındırma planı dışında sahada farklı şekillerde de birtakım krizler tebarüz etmektedir. Lübnan’da konuşlandığı ilk dönemlerden itibaren yerel halkla uyumlu bir ilişki içinde bulunan UNIFIL askerlerinin son haftalarda halkla çatıştığına dair haber ve görüntülerin yayılması bölgede Lübnan ordusu – halk – UNIFIL üçgeninde tansiyonun yükselmesine sebep olmaktadır. En son güneydeki köylerde halkın barış gücü askerlerinin halk tarafından devriye yapmasının engellendiği, devriyenin araçlarına zarar verdikleri, barış güçlerinin ise güvenliği sağlamak için “öldürücü olmayan yöntemler” kullanarak karşılık verdiklerine yönelik gelişmeler, mavi hattın koruyucusu olan UNIFIL’in görev süresinin yenilenip yenilenmeyeceğine dair tartışmaların da şiddetlenmesine yol açtı. Zira halktan da UNIFIL’in özel mülklerine girdiğine dair gelen tepkiler dikkati çekmektedir. Aynı bağlamda Hizbullah’ın son dönemlerde sivil kalabalıkları kullanarak UNIFIL devriyelerinin hareketini engellediği, bunun örgütün askeri faaliyetlerini gizleme çabası olarak değerlendirildiğine dair basında yer alan görüşler de ABD’nin de İsrail kadar UNIFIL’in işlevsiz olduğunu düşünmesinin önünü açmaktadır.
Bu noktada gözler, ABD’nin yeni dış politikasına ve Trump’ın BM’nin fonlarını neredeyse tamamen kesme niyetine çevrilmektedir. ABD başkanı Orta Doğu’da askeri faaliyetlerin limitini azaltmayı hedeflediğini her seferinde dile getirse de Lübnan ve Hizbullah konusundaki keskin tavrı UNIFIL’in geleceğini belirsizleştiren en kayda değer faktörler arasında yer almaktadır. Ayrıca İsrail’in lobi faaliyetlerinin yanı sıra her ne kadar sahada hiç olmadığı kadar aktif olsa da Lübnan’da önlenemeyen savaş nedeniyle UNIFIL’in geleceği hiç olmadığı kadar sorgulanmaya başlamıştır. Bu doğrultuda da ağustos ayında UNIFIL’in tamamen kapatılması veya yapısı, mevcudu, görev tanımı veya yetkilerinin değişerek yeni bir teşkilatlanmaya gitmesi, masaya yatırılan önemli konular arasında yer almaktadır.
Lübnan’da Çözüm Arayışları
Lübnan hükümeti kurulduğu şubat ayından bu yana Hizbullah’ın silahsızlandırılmasından yana olduklarını ve ülkedeki tüm kontrolün yalnızca Lübnan ordusuna ait olmasına dair kararlılıklarını dile getirse de Baabda yönetimi ABD’ye iki önemli şart sunmaktadır. Lübnan için Hizbullah silahlarının teslimi için öncelikle İsrail’in 1701 kararlarına uyması ve güney Lübnan’dan tamamen çekilmesi gerekmektedir. Bir diğer şart ise Lübnan’ın bu süreci Hizbullah’la müzakere ederek yürüteceğini kabul etmesidir. Hâlihazırda Lübnan devletinin ülkeyi yeni bir kaosa sürükleyecek şekilde Hizbullah’la çatışmayı göze almadığı izaha muhtaç bir durum değildir.
Bu iki şart doğrultusunda Lübnan için hâlihazırda UNIFIL’in pozisyonu da önem arz etmektedir. Mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda yine iki nokta göze çarpmaktadır. Öncelikle Washington yönetiminin UNIFIL’i tamamen kapatmaya yönelik tavrı Lübnan için teoride kabul edilmiş olsa da UNIFIL’e alternatif bir ABD askeri konuşlandırması bölgedeki Şiiler açısından ve dolayısıyla Hizbullah için önemli bir kaygı sebebidir. Bir diğer nokta ise Amerikan üssünün bölgede bulunmasının İsrail saldırılarını önemli ölçüde azaltacak olması Lübnan ordusu için de iyi bir fırsat olmakla birlikte UNIFIL’de oldukça etkin olan Fransızların varlığı dengeleyici bir unsur olması açısından Lübnan için önemsenmektedir. Nitekim Fransa geçen yılki karar taslağını aynen sunarak UNIFIL’in görevinin devam etmesine yönelik tavrı, Fransa kadar Lübnan için de kritiktir. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bölgede esen Trump rüzgârı karşısında kendisine sunulan tekliflerin arasında alternatif arayacak kadar bir gücü bulamamaktadır. Bu sonuç ise Lübnan’ı UNIFIL’e karşı vereceği kararın kaygan bir zemine oturmasına neden olmaktadır.
Lübnan’ın güneyinde İsrail saldırılarının durmaksızın devam etmesi, bölge halkına ve barış gücü askerlerine karşı ihlallerin şiddetini artırması ülkede yeni bir krizin habercisi olmaktadır. Ağustos ayına kadar İsrail’in Lübnan’a yönelik yeni bir saldırı ihtimali, aynı zamanda Hizbullah’ın pozisyonu, UNIFIL’in geleceğini belirleyen en önemli faktörleri oluşturacaktır. Bu süreçte Lübnan ordusunun kontrolü ne kadar sağlayabileceği ve ABD’nin buna ne kadar gönüllü olacağı meselesi ülkedeki kaosun sona ermesi açısından dikkatle takip edilmesi gereken konular arasında yer alacaktır.
Tuba Yıldız, Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısıdır.

