back to top
Cumartesi, Kasım 15, 2025
Ana SayfaFokusSpinoza, Hegel ve Levinas Nazarında Yahudilik ve Başkalık

Spinoza, Hegel ve Levinas Nazarında Yahudilik ve Başkalık

Yahudilik seçilmişlik öğretisi nedeniyle yerel karakterli bir dindir. Bu nedenle Yahudilik kendisinden olmayan, yani başkası ile irtibat kurmada farklılık arz etmektedir. Filozoflar Musevilik ve başkalık arasındaki ilişki hakkında dikkate değer görüşler öne sürmektedir: Benedictus de Spinoza’ya göre politik bir yapılanma olarak Yahudilik kendini özellikle başkalarından ayrıştırmaktadır. Eğer bir gün Yahudi devleti kurulacaksa bu kendini başkalaştırma sayesinde olacaktır. Bunun yanı sıra Yahudiliğin yerel vasfı baskın olduğu için din ve politikada evrensel yönü zayıf kalmaktadır. Georg Wilhelm Friedrich Hegel için Yahudilik politik olmadığı için devlet değildir. Devlet olmadığı için de uluslararası ilişkilerin bir aktörü olamaz. Ayrıca Yahudi üstünlük öğretisi uluslararası ilişkilerdeki tanıma olgusunu kabul etmemektedir. Emmanuel Levinas açısından ise Yahudi seçilmişlik öğretisi aslında tüm insanlık içindir. Bu sebeptendir ki Yahudilik dünya barışını hedefler. Bu yazıda Spinoza, Hegel ve Levinas’ın din merkezli Yahudilik-başkalık öğretilerinin dış siyasete olan yansımaları gösterilmeye çalışılmaktadır.

Spinoza: Politik Bir Yapılanma Olarak Yahudilik

Spinoza bir Yahudi evladı idi, ancak ileriki yaşlarda daha çok Hristiyanlık ve evrensel dine yöneldi. Zaten kendisi de sinagogtan aforoz edilmişti. Filozofumuz Yahudiliğin farklılaşma yönünü ön plana çıkarmaktadır: Yahudi toplumunun ayırt edici nitelikleri sünnet, kendine has dinsel törenleri ve diğer uluslarla olan karşılıklı nefrettir. Şayet gelecekte bir Yahudi devleti kurulacaksa buna en büyük katkıyı sünnet yapacaktır. Bunun yanı sıra Yahudilik özü itibariyle politik ve hukuki bir yapılanmadır. Ancak Yahudilik devlet olmadan da politik bir oluşumdur. Yahudilerin seçilmişliği aslında onların politik bir topluluk olarak ayrı kalabilmeleridir, yoksa seçilmişlik başkalarından üstün olma anlamına gelmemektedir. Zaten Yehova Musa’yı öncelikle devlet kurmak, daha sonra dini yaymak için göndermiştir. Neticede Yahudilik özü itibariyle yerel politik bir kurum olduğu için de başkaları ile evrensel bir dil geliştirmesi zordur. Buna karşın Hristiyanlık ahlak merkezli olduğu için daha evrensel bir karaktere sahiptir. Zaten İsa -Musa’nın aksine- tüm insanlığa gönderilmiştir. Spinoza nazarında din ve politika ne kadar çok yerellikten sıyrılıp evrenselliğe sahip olursa o kadar çok makul hale gelir.

Hegel: Devlet Olmayan Yahudilik

Hegel’e göre Yahudi monoteizmi yerel Yahudiliğin başkası ile olan ilişkisi kurar: Musevi yasa özü itibariyle devlet değildir, dinsel ailedir. Bu sebeple Yahudilik devlet değildir. Neticede Yahudi yasasının talep ettiği asli kurum devlet olmayıp ailedir. Yahudilik devlet olmadığı gibi devlet olmaya da uygun değildir, zira Yahudi devleti Yahudi olmayan devleti tanımaz; tanımadığı için de başına buyruk davranacaktır. Nasıl ki Yehova başkasını tanımıyorsa Yahudi’de Yahudi olmayanı tanımaz. Yehova Bir’dir. Bir’in dışında ne varsa Yehova ona karşıdır. Yehova Gayyûr’dur, kıskançtır. Doğa Yehova’nın gayrısıdır, karşısındadır ve bu nedenle Yehova doğayı kıskanır. Bir olmayan kabul görmemekte ve dışsallaştırılmaktadır. Yehova Bir olduğu içindir ki, bir toplumu kabul eder ve bu bir toplum Yahudi cemaatidir. Neticede Bir biri tutar, Bir birden olmayanı tanımamaktadır. Nasıl ki Yehova’nın karşısında öteki olan doğa Yehova’ya hizmet ediyorsa Yahudi toplumu karşısındaki öteki olan diğer toplumlar da Yahudi toplumuna hizmet eder. Doğa Bir’e, halklar bir topluma hizmet etmektedir. Sonuç itibariyle Hegel nazarında Yahudi devletinin kendisi uluslararası hukukun ihmali anlamına gelmektedir.

Levinas: Evrensellikle Uyumlu Yahudilik

Levinas İsrail devletini olumlayan bir tavra sahipti. Filozofumuz nazarında yerel Yahudilik evrenselliği nakzetmediği için Yahudilik başkası ile kendince makul bir ilişki kurmaktadır: Yahudilikte Tanrı ile ilişki insanlarla ilişki kurma yolu ile gerçekleşir. İnsanların kurtuluşu için elit bir sınıfın olması icap eder ki, o da seçilmiş Yahudi toplumudur. Yahudi’nin seçkinliği Yunan’ın barbara karşı sahip olduğu üstünlük gururu gibi olmayıp üstünlük kaynaklı evrenselliktir. Yahudilik insanlar arası barışı hedefler, ayrıca tüm insanlığın Yahudi olmasını talep etmez. Bu nedenle Yahudi seçilmişliği evrensel toplumu koşullar.

Sonuç

Tarih filozofu Friedrich von Schiller’e göre Yahudilikte elit ve halk dini arasında var olan uyum nedeniyle Yahudi din ve politika tarihleri birbirleriyle uyum içindedir. Bu sebeple Musevi politika ve dini birlikte ele alınmalıdır. Aslında Spinoza, Hegel ve Levinas’ın da yaptığı budur. Onlar başkalık bağlamında Yahudi din ve politikasını birlikte ele almaktadır. Başkası ile kurulan ilişki bireysel, kültürel ve politik duruşu belirler. Uluslararası ilişkilerin ön şartı ise başkası ile ilişki kurmaktır. Bu sebeple başkalık, dış siyaseti anlamanın ana etmenleri arasında yer alır. Netice itibariyle Yahudi dış politikasını daha iyi anlamak için Yahudi’nin başkası ile olan ilişkisini bilmek gerekir.

Dr. Ceyhan Işık, bağımsız bir araştırmacıdır.

Ceyhan Işık
Ceyhan Işık

Ceyhan Işık, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesine bağlı Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora programını 2019’da tamamlamıştır. Felsefe ve semitik düşünce üzerine farklı dergilerden çıkmış akademik yayınları bulunmaktadır. Çalışma alanları arasında Alman idealizmi, felsefe tarihi, siyaset felsefesi gibi konular bulunmaktadır.

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments