Donald Trump, izlediğini bildiğim için sana iki kelime söyleyeceğim: Sesi aç!
Kaynak: Anadolu Ajansı
34 yaşındaki Demokratik Sosyalist Zohran Kwame Mamdani, Kasım 2025 seçimlerinde New York şehrinin 111. belediye başkanı olarak seçildi. Bağımsız aday olarak yarışan eski Vali Andrew Cuomo ve Cumhuriyetçi aday Curtis Sliwa dahil olmak üzere birçok rakibini geride bırakması beraberinde pek çok tartışmayı da getirdi.
Mamdani’nin seçilmesini şehrin tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak görenlerin sayısı oldukça fazla. Bunun temel sebeplerin arasında Mamdani’nin Müslüman kimliği, Güney Asya ve Uganda’ya uzanan kökenine ilave olarak tecrübesizliği ve özellikle de İsrail lobisinin saldırılarını göğüslemesini göstermek mümkün. Hatta bir asra yakın süredir bu görevi üstlenen en genç belediye başkanı olması da cabası. Belki de Amerika gibi sol siyaset tartışmalarına alerjisi olan bir siyasi kültür içinde kendini konumlandırmasından bile bahsetmek gerekebilir. Tüm bu tartışmalardan hareketle uluslararası haber kaynaklarının Mamdani’nin seçilmesine yönelik yoğun ilgisi bu genç Müslüman siyasetçinin hangi konjonktür içinde seçildiğini de gözler önüne seriyor. Özellikle Mamdani’nin Müslüman kimliği, Netanyahu karşıtı açıklamaları ve sol siyaset vurgusu “işte Amerika’da müesses nizamına karşı çıkan kahramanı bulduk” nidalarını doğursa da meseleyi soğukkanlı şekilde değerlendirmekte fayda var. Karşımızdaki ismi Amerikan toplumu ve siyaseti içinde yoğrulan zaman zaman ‘’Woke Culture’’ olarak tabir edilen siyasi çizgiye selam çakan ve Trump dönemine denk gelen talihli bir siyasetçi olarak görmek daha makul bir değerlendirme olacaktır.
Erken Dönemi ve Siyasi Gelişimi
Zohran Mamdani, Uganda’nın Kampala kentinde, Hindistan kökenli tanınmış entelektüel ve sanatçılardan oluşan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ünlü film yapımcısı anne Mira Nair ve sömürge sonrası dönem uzmanı akademisyen Mahmood Mamdani’nin evladı! Sanki Mamdani’nin talihi sadece siyasete atıldığı dönemle ilgili değil aynı zamanda içinde doğduğu aileye kadar uzanıyordu. Küresel politika, göç ve kültürel kimlik konularının sıkça tartışıldığı bu ortam onun dünya görüşünü ve Müslüman kimliğini ilk elden şekillendiren faktörlerin başında geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Pierre Bourdieu’yu okuyanların vereceği muhtemel tepkiyle “kültürel kapital” erken yaşlarından itibaren genç Mamdani’nin heybesini doldurmaya başlamıştı. Mamdani profiline yönelik analizler, annesinin marjinalleşmiş sesleri savunması ve babasının iktidar yapılarına meydan okuyan akademik çalışmalarının Mamdani’ye “toplumdaki eşitsizliklere ilişkin bir bakış açısı” kazandırdığını bile iddia etmektedir.

Kaynak: Independent
Ailesi, kendisi henüz yedi yaşındayken New York’a taşınmıştır. Şehrin devlet okullarında eğitim görmüş, Bronx High School of Science’a devam etmiş ve ardından Bowdoin College’da Afrika Çalışmaları bölümünden mezun olmuştur. Üniversitede aktivistlik faaliyetlerine başlamış ve üniversitesinde Students for Justice in Palestine (Filistin’de Adalet için Öğrenciler) adlı organizasyonun şubesini kurmuştur. Bu organizasyon, siyasi kimliğinin temellerinden biri olmaya devam edecektir. Sonuç olarak bu geçmiş Netanyahu karşıtı çıkışlarının bir geçmişi olduğunu göstermektedir.
Mezun olduktan sonra, Mamdani’nin kariyer yolu onu siyasetini belirleyecek konulara doğrudan götürmüştür. Queens’te haciz önleme konut danışmanı olarak çalışmış ve düşük gelirli, renkli tenli ev sahiplerinin tahliyeyle mücadele etmelerine yardımcı olmuştur. Bu işin “siyasi kariyerine ilham verdiğini” defalarca belirtmiştir. Çünkü günlerini “insanlardan çok kârı önemseyen bankalarla pazarlık yaparak” geçirmiştir. Konut krizini doğal bir piyasa meselesi olarak değil, büyük gayrimenkul çıkarlarının ele geçirdiği bir siyasi sistemin yaptığı sonucu olarak görmeye başlamıştır.
Bu farkındalığın onu New York’u yönetmeye talip olmaya iten ana dinamik olduğunu söylemek mümkün. 2020 yılında, Queens’teki Eyalet Meclisi için tabandan bir ön seçim kampanyası başlatmış ve uzun süredir görevde olan rakibini yenerek eyalet meclisinde ilk Demokratik Sosyalistlerden biri olmuştur.
‘Yeni Nesil’ bir siyaset mi?

Kaynak: Anadolu Ajansı
Amerika Demokratik Sosyalistleri (DSA) üyesi olan Mamdani’nin kampanyası, şehrin tarihindeki ön plana çıkan kampanyalardan biri oldu. DSA’nın genel olarak tek bir tema etrafında hareket ettiğini söylemek mümkündür. “Uygun Maliyet” Kampanyasında, geleneksel medyayı atlayarak seçmenlere somut, maddi temelli bir gündemi doğrudan anlatmak için dijital ortamda geliştirilmiş bir sosyal medya stratejisi kullanmıştır. Temel önerileri 4 konudan oluşmaktadır:
- Konut: Tüm kira sabitlemeli konutlarda kira dondurma. Bu dar gelirliler için somut ve önemli bir vaattir. Belediye başkanının Kira Rehberliği Kurulu (RGB) üyelerini atama yetkisine sahip olması Mamdani’ye yaklaşık bir milyon daireyi etkileyecek şekilde %0 artışa oy verecek üyeleri atayacağına söz vermesine imkan vermektedir.
- Toplu taşıma: Ücretsiz kamu otobüslerinin devreye sokulması. Belediye başkanı devlet tarafından işletilen MTA’yı doğrudan kontrol edemese de Mamdani’nin planı, belediye başkanının Ulaştırma Bakanlığı (DOT) üzerindeki etkisini kullanarak yeni özel otobüs hatları oluşturmayı ve devletle işbirliği yaparak ücretsiz pilot bir projeyi finanse etmeyi içermektedir.
- Sosyal Hizmetler: Altı haftadan beş yaşına kadar tüm çocuklar için ücretsiz kamu çocuk bakımı hizmetinin oluşturulması. Mamdani’nin yeni vergi önerileriyle finanse edileceğini savunduğu bu plan oldukça iddialı ve aynı zamanda maliyetli bir plan.
- Ekonomi: Belediyeye ait marketler zinciri kurulması. Bu öneri, özel zincirlerin düşük gelirli mahalleleri terk ederek “gıda çölleri” yaratması olarak bilinen “market redlining”e doğrudan bir yanıt olarak değerlendiriliyor. Plan, uygun fiyatlı gıdalara istikrarlı erişim sağlamak için beş kar amacı gütmeyen marketin (her bölgede bir tane) açılmasını öngörmektedir. Bu fikir, helal yemek arabalarının (food carts) fiyatlarındaki artıştan dolayı geniş kitlelere ekonomi politikasını açıklayan ve viral olan “Helal Enflasyon” videolarından doğmuştur.
Mamdani bu programları, şirketlere ve şehrin en zengin sakinlerine uygulanan vergileri önemli ölçüde artırarak finanse etmeyi önermektedir.
Kimliğiyle Barışık Tavizsiz Bir Profil Mi?
Mamdani’nin kamuoyundaki imajı Müslüman olması, Suriyeli eşi, Güney Asya kökeni etrafında şekillenmektedir. Mamdani, New York gibi bir şehrin mukimi olmanın avantajıyla kimlik meselesinin ayrıcalık kazandırabileceği bir ortamda (içinde büyüdüğü çok kültürlü aileyi de hesaba katarak) kendi kimliğini bastırma, saklama ve asimile olma gibi durumlardan uzak kalabilme imkanına hep sahip olagelmiştir. Bu anlamda Mamdani, bu “minnettar göçmen” (grateful migrant) modelini tamamen reddedebilmektedir. Seçim sonrasındaki zafer konuşmasında bunu özetleyerek, kimliğine yönelik saldırılara doğrudan değinmiştir:
“Geleneksel bilgelik, benim mükemmel bir aday olmaktan uzak olduğumu söyler. Yaşlanmak için elimden geleni yapmama rağmen, ben gencim. Müslümanım. Demokratik sosyalistim. Ve en kötüsü, bunların hiçbirisi için özür dilemeyi reddediyorum.”
Bu yaklaşım, kampanyası boyunca açıkça görülmüştür. Mamdani’nin sürekli olarak ırkçı ve İslamofobik tepkilerle karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Cumhuriyetçi Temsilci Brandon Gill, Mamdani’nin elleriyle biryani yediği bir video paylaşarak şöyle yazmıştır: “Amerika’daki medeni insanlar böyle yemek yemez. Batı geleneklerine uyum sağlamayı reddediyorsanız, Üçüncü Dünya’ya geri dönün.”. Andrew Cuomo kampanyası, Mamdani’nin elleriyle yemek yerken “Zohran için suçlular”ın (keffiyeh giyen siyahi bir adam da dahil) ortalığı kasıp kavurduğu ırkçı, yapay zeka tarafından üretilmiş bir reklam yayınlamıştır. Mamdani’nin kampanyası, bunları değiştirmek yerine, onun kültürünü olduğu gibi kabul ederek ve Bollywood’dan esinlenen kampanya posterleri yayınlayarak bu duruma destek vermiştir. Bu noktada karşımızda Amerika ürünü fakat farklı bir profil olduğunu kabul etmeliyiz.
Mamdani’nin kampanyasında farklı dillerdeki videoları “Ne düşündüğünüzü biliyorum – Şam’dan gelen kayınbiraderinize benziyor olabilirim” diye şaka yaptığı reklam filmi toplumla doğrudan ilişki kurma becerisine işaret etmektedir. Ayrıca Urduca, Hintçe, Bengalce ve Yidiş dillerinde de benzer reklamlar yayınlaması siyasi kurumlar tarafından uzun süredir ihmal edilen göçmen topluluklarla bağlantı kurmasını sağlamıştır.
Mamdani’nin popülerliğini artıran unsurlardan biri de Filistin konusundaki pozisyonudur. Gazze’de ateşkes talep eden protestolarda tutuklanmıştır. Tüm bunlar antisemitizm suçlamalarına maruz kalmasına neden olmuş İsrail lobisi tarafından hedef gösterilmiştir. Buna karşılık, New York’un Müslüman ve Güney Asya toplulukları harekete geçerek, onun gönüllüler tabanının temel bir parçası haline gelmişlerdir. Bir bölge sakini TRT World’e verdiği bir röportajda, “Sanki bayram sabahı gibi… Artık görünmez değiliz.” demiştir.
Mamdani’yi ne bekliyor?

Kaynak: Campaign
Mamdani’nin zaferini önemli bir siyasi mücadelenin bir başlangıcı olarak görmek aceleci bir değerlendirme olacaktır. Kendisini karşı çıktığı ‘yerleşik düzen’e savaş açan bir kahraman olarak görmek çok sağlıklı bir değerlendirme değildir. Mamdani çok sayıda ilki temsil etmektedir. Lakin, müesses nizama karşı çıkan solun yükselen sesi asla değildir. Daha çok başarılı ve çok kültürlü bir ailenin iyi eğitimli, New York gibi bir şehirde doğan, tarihin doğru tarafında pozisyon almayı becermiş, dijital medyanın imkanlarını iyi kullanan, Trump siyasetinin tüm küresel sistemi sardığı ve Gazze’de tüm dünyaya insanlığı hatırlatan ve vatanlarını canı pahasına savunan Filistinlilerin bütün evrene verdiği mesajının ulaştığı vicdanların dilini konuşan talihli biridir.
Tüm bunlar karşısında Mamdani’nin sempatik, modern bir profil çizmesi ve “gerçek Amerika işte benim gibileri kabul eden Amerika’dır” vurgusu elindeki en önemli silahtır: Amerikalı olmayı zengin beyaz adam ayrıcalığı olmaktan çıkarmak ve herkesi kapsayacak bir yöne çevirmek. Bu tavır, onu hem Trump’ın hem de güçlü İsrail yanlılarının doğrudan hedefi yapmaktadır. Şunu kabul etmek gerekir ki İsrail karşıtı tutumu ve zenginlere karşı benimsediği “Robin Hood” tarzı bir tehdit algısı yaratmıştır. Herkes sırf Mamdani kazanmasın diye milyonlarca doların diğer adaylara akıtıldığı bir sürecin canlı şahitleri oldu. Örneğin, milyarder hedge fon yöneticisi Bill Ackman, Mamdani karşıtı bir siyasi eylem komitesine 1 milyon dolar bağışlamıştır. Belediye başkanını “sahtekar” ve ‘hileci’ olarak nitelendirmiş ve onu izlerken tüylerinin diken diken olduğunu bile söylemiştir. Kampanyası boyunca Trump, Mamdani’yi defalarca hedef almıştır. Onu “komünist deli” ve “Yahudi düşmanı” olarak nitelendirmiş ve sınır dışı ettirmekle bile tehdit etmiştir.
Mamdani’nin bunara cevabı oldukça eğlencelidir. Zafer konuşması Beyaz Saray’a doğrudan bir meydan okumaydı: “Donald Trump, izlediğini bildiğim için sana iki kelime söyleyeceğim: sesi aç.”1 Ocak 2026’da göreve başlamaya hazırlanan Mamdani, ülkenin en büyük şehrini yönetirken aynı zamanda ulusal bir siyasi hareketi de liderlik edecek gibi bir algı sürekli olarak pompalanmaktadır. Fakat aceleci olmaya gerek yok. New York’un belediye başkanı olmak sizi önemli kılar fakat bir anda müesses nizama karşı gelen bir ‘’Kaptan Amerika’’ yapmaz. Hele hele yükselen solun genç yüzü hiç yapmaz. Ne demişler sabah ola hayrola! Yakından takip edeceğiz.
Amina Smits Akilma, Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısıdır.


